Meme kanserinin tedavisinde en etkin yöntem cerrahi yani ameliyattır. Meme kanseri için yapılan cerrahi işlemlerin tamamı kamuoyunda “Meme Kanseri Ameliyatı“ olarak anılmaktadır.
Meme kanseri ile ilgili ilk yazılı belgeler MÖ 3000 yıllarında yazıldığı düşünülen “Edwin Smith Papirusları”dır. MS 120-200 yıllarında yaşayan Romalı hekim Galen makul yerleşimli meme kanserlerinin temiz cerrahi sınırlarla çıkartılmasını önermiştir. Modern Meme Kanseri Ameliyatı ile ilgili ilk kapsamlı çalışmalar ise 1894 yılında William Stewart Halsted (1852-1922) ve Willy Meyer (1858-1932) tarafından ayrı ayrı yayımlanmıştır.
Memenin kötü huylu hastalıklarının yani “Meme Kanserinin” tedavisinde en etkin yöntem cerrahi yani ameliyattır. Meme kanseri için yapılan cerrahi işlemlerin tamamı kamuoyunda “Meme Kanseri Ameliyatı“ olarak anılmaktadır.
Ameliyat; cerrahın vücuttan bir doku ya da organı çıkartmak, yaralanmayı onarmak, yapısal bir bozukluğu düzeltmek veya vücuda organ-doku-protez-greft yerleştirmek için yaptığı tedavi yöntemidir.
Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere “Meme Kanseri Ameliyatı” tek bir ameliyatı değil pek çok şekilde gerçekleştirilen ameliyatların hepsini kapsayan ortak bir tanımdır.
Tanı koymak için yapılan ameliyata “Biyopsi” denir. Günümüzde uygun büyüklük ve yerleşimdeki meme kitlelerinde ameliyat etmeden, radyolojik yöntemlerle (ultrasonografi, mammografi hata manyetik rezonans görüntüleme) doku tanısı konabilmektedir. Meme kanseri düşünülen ve teknik olarak uygun her durumda doku tanısı (meme biyopsisi) radyolojik yöntemlerle konulmalıdır. Bu sayede ileride yapılacak “Meme Kanseri Ameliyatı”nın planlaması çok daha sağlıklı olacaktır. Usulüne uygun yapılmayan bir meme biyopsisi bazı “Meme Kanseri Ameliyat” seçeneklerini o hasta için imkansız veya sorunlu hale getirebilir.
Meme biyopsisi teknikleri, yapılma şekilleri ve nedenleri ile ilgili olarak “Meme Kanseri” başlıklı yazımda ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz.
Meme kanserinin tedavisinde “Meme Kanseri Ameliyatı” çok önemli bir yere sahiptir. Meme kanseri için yapılabilen her durumda ameliyat en etkin bir tedavi yöntemidir. O kadar ki meme kanserinin tipi ve evresine bağlı bazı özel durumlarda “Meme Kanseri Ameliyatı” tek başına bile yeterli olabilmektedir. Meme kanseri memede sınırlı kalmış ise “Meme Kanseri Ameliyatı” hem tedavideki en önemli basmağı oluşturur hem de cerrahi tedaviye ek ilaç (kemoterapi) ve/veya ışın (radyoterapi) tedavisi gerekiyor mu ortaya koyar.
Ameliyat ve ışın tedavisi (radyoterapi) meme kanserinin (ve tabi ki diğer kanserlerin de) lokal tedavisini sağlarken, ilaç tedavisi (kemoterapi) hastalığın sistemik sağaltımı için kullanılır.
Meme kanseri riskini azaltmak için bazı özel durumlarda bir veya her iki memenin birden çıkartılması söz konusu olabilir. Buna koruyucu “Meme kanseri Ameliyatı” (proflaktik mastektomi) denir. BRCA1 veya BRCA2 gen mutasyonu olan, yüksek meme kanseri riskine sahip kadınlarda iki taraflı proflaktik “Meme Kanseri Ameliyatı” ileride meme kanseri gelişme riskini çok büyük oranda (>%95) düşürür. BRCA gen mutasyonları ile ilgili detaylı bilgi “Meme Kanseri Kimlerde görülür” başlıklı yazımda verilmiştir. Tek taraflı meme kanseri tanısı almış hastalarda BRCA gen mutasyonu veya kuvetli aile hikayesi varsa öbür memeye de koruyucu (proflaktik) “Meme Kanseri Ameliyatı” yapılabilir. Bazen bir tarafında meme kanseri olan hastaların diğer memesinin de çıkartılması için tek sebep simetrinin ancak böyle sağlanması olabilir. BRCA gen mutasyonu olan meme kanserli hastalarda çocuk sahibi olma süreci bitince ya da yumurtalar dondurulduktan sonra her iki yumurtalığın çıkartılması da önerilmektedir. Bu hem meme kanseri gelişim olasılığını hem de BRCA gen mutasyonu olanlarda artmış yumurtalık kanseri olasılığını ortadan kaldırır ya da çok çok azaltır.
Meme kanserini tedavi edemese bile hasta konforunu arttırmak için de “Meme Kanseri Ameliyatı” yapılmaktadır. Meme kanseri tanısı konma süreci çeşitli nedenlerle gecikip hastalık ilerlediği zaman ameliyatın tam iyileştirme kabiliyeti kalmaz. Bu nedenle sadece meme üzerinde açılmış yaraları ortadan kaldırmak ve bakımı kolaylaştırmak için bir çeşit “Meme Kanseri Ameliyatı” (tuvalet mastektomi) uygulanır.
Tarihsel gelişim içinde “Meme Kanseri Ameliyatı” büyük ve travmatik ameliyatlardan daha sınırlı ve kozmetik sonuçların da dikkate alındığı ameliyatlara evrilmiştir. Modern meme cerrahisinin ilk örnekleri artık günümüzde neredeyse hiç uygulanmamaktadır. Bu konuda gelinen noktaya en büyük katkıyı ışın ve ilaç tedavisindeki gelişmeler sağlamıştır. Tıbbi jargonda kullanılan çok sayıdaki “Meme Kanseri Ameliyatı” tanımı kamuoyununda kafa karıştırmakltadır. Yazının bu kısmında yapılan “Meme Kanseri Ameliyatı” çeşitlerini kabaca özetlemeye çalışacağım. Birazdan sıkça kullanacağım “mastektomi” terimi memenin ameliyatla çıkartılması anlamına gelmektedir.
Meme dokusunun tamamı, meme üzerindeki cildin tamamı, memenin altında kalan her iki kas (hem pektoralis major, hem pektoralis minor) ve koltuk altı (aksiller) lenf nodlarının tamamının, kaburgalar arasından alınabilen lenf nodlarının çıkartıldığı ve meme cildinin çıkartıldığı alana kalçadan alınan deri greftinin (yama) konduğu ameliyattır. Günümüzde yapılmamaktadır.
Meme dokusunun tamamı, meme üzerindeki cildin karşı karşıya gemesine izin verecek kadarı, memenin altında kalan kaslardan sadece biri (hem pektoralis minor) ve koltuk altı (aksiller) lenf nodlarının tamamının çıkartıldığı ameliyattır. Günümüzde yapılmamaktadır.
Buradaki “basit” terimi işlemin kolaylığı ya da hafifliğini değil sadece meme dokusunun çıkartıldığını ifade etmek için kullanılmaktadır. Bazen Basit Mastektomiye koltuk altı (aksiller) lenf nodları ile ilgili bir ameliyat da eklenebilir. Ameliyatta meme üzerindeki deri korunuyorsa buna “Skin spearing” mastektomi, meme başı da korunuyorsa “nipple spearing” mastektomi denir. Sadece Basit Mastektomi dendiğinde meme dokusunun tamamı ile birlikte üzerindeki cildin karşı karşıya gelmesine müsade edecek kadarının çıkartılması kastedilir. Basit mastektomi skin spearing / nipple spearing tarzda yapılımışsa meme dokusu yerine silikon implant konacak demektir. Basit Mastektomi sonrası (deri çıkartılmış ise) bu hastada rekonstrüksiyon istendiğinde koltuk altından çevrilen kas-deri flepleri kullanılacak demektir. Bazı hastalarda bu ameliyatın yapılma amacı tedavi etmek değil meme kanserine bağlı açılmış deri yaralarını ortadan kaldırmak içindir. Bu tür basit mastektomilere “Tuvalet Mastektomi” denmektedir.
Meme Koruyucu ameliyat tanımı içinde çok fazla alt grup vardır. Amaç meme hacminin büyük kısmını koruyarak makul bir kozmetik sonuç elde ederken kanser için de definitif (tedavi etme kapasitesine sahip veya bu amaçla uygulanan) bir ameliyatın yapılmış olmasıdır. Özetle kanser ve çevresinde kansersiz en az bir santimlik meme dokusunun çıkartıldığı bir ameliyattır. Bazen yapılan bu işlem “lumpektomi”, bazen “kadrenektomi” veya ”segmentektomi” olarak isimlendirilir. Bu grup ameliyatta kitle çıkartıldıktan sonra yapılan işlem aslında bir çeşit rekonstrüksiyon olsa da çok komplike olmayan şekilde açılan yer kapatıldığından bu adlandırma kullanılmaktadır. Meme koruyucu ameliyatların yapılabilmesi için memenin yeterince büyük, tümörün de olabildiğince küçük ve tek odakta ya da bir birine yapışık şekilde gerekir ki geride kalan meme kozmetik olarak tatminkar olsun, yapılan ameliyat da kanser cerrahisi ilkelerine uysun.
Onkoplastik Meme Kanseri Ameliyatı grubu da aslında bir çeşit Meme Koruyucu Cerrahidir. Ancak bu grup ameliyat kanserinin yerleşim yeri nedeniyle memeden bir kitle çıkartıp sonra da karşılıklı getirmekle istenilen kozmetik sonuç elde edilemediği için uygulanır. Meme kanserinin yerleşim yerine göre farklı kesiler kullanılarak kitle çıkartılır ve olabildiğince uygun bir kozmetik sonuç sağlanır.
Meme kanseri koltuk altı lenf bezlerine atladıysa koltuk altındaki lenf bezlerinin çıkartılması gerekir. Koltuk altı lenf bezlerinin tamamı çıkartılırsa bazı hastalarda kolda “lenf ödem” gelişebilmektedir. Aksiller lenf nodu diseksiyonu yapılan hastalara metastatik lenf nodu sayısına bağlı olarak bir de ışın tedavisi eklenirse “lenf ödem” oranı %25’e kadar çıkabilmektedir.
Tüm koltuk altı lenf bezlerinin çıkartılması sonrası gelişebilecek “lenf ödem” olasılığını azaltmak hatta ortadan kaldırmak için gereksiz lenf nodu diseksiyonunu engellemek fikrinden ortaya çıkmış bir ameliyattır.
Koltuk altında lenf nodu metastazı yoksa tüm bezlerin çıkartılması gerekmemektedir. Bunu anlamak adına ameliyatın başında memenin “areola” denilen ortadaki yuvarlak renkli kısmın kenarından mavi boya ya da radyoaktif madde enjeksiyonu yapılır. Bir süre beklenir.
Daha sonra kotuka latından yapılan bir kesi ile mavi boyanın veya radyoaktif maddenin uklaştığı ilk lenf bezi grubu çıkartılıp hasta uyurken patoloji tarafından hızlıca değerlendirilir.
Lenf bezlerinde bir şey yoksa memedeki hastalığın ilk uğradığı lenf bezleri temiz olduğuna göre sonrakilerde bir şey yoktur denerek koltuk altı lenf bezlerinin tamamı çıkartılmamış olur.
Ameliyat sırasında çıkartılan lenf bezlerinde metastaz saptanırsa o zaman mecburen tüm kotuk altı temizlenir.
Ameliyat süresini belirleyen en önemli faktör hangi ameliyatın yapılacağıdır. Ameliyat süresini cerrahın cildi kesip son dikişini koyana kadar geçen süre olarak aldığımızda;
Meme Kanseri Ameliyatı süreleri hastanın kilosuna, memenin büyüklüğüne ve cerrahın tekniğine göre ciddi farklar gösterebilir. Hasta uyuduğu için geçen adına zamanı algılaması mümkün değildir. Zaman dışarıda bekleyen hasta yakınlar için önemlidir. Onların da yukarıda belirtiğimiz sürelere 2-3 saat eklemesi gerekir. Bunun nedeni; hasta odasından çıktıktan sonra ameliyathaneye giderken, bu ameliyat günü ilk vakası değilse bir önceki hastanın odadan çıkmasını beklerken, oda boşalınca temizlenip bu ameliyat için hazırlanmasını beklerken, ameliyat masasına alınınca anestezi için gereken hazırlıklar yapılırken, hasta uyuduktan sonra ameliyat sahası temizlenip her yer steril örtülerle örtülerken hepsi net olarak kestirilemeyen sürelerin geçecek olmasıdır. Ameliyat bitince de “ayılma odası” olarak tanımlanan ve anestezi doktorlarının hastanın kendi başına sorunsuz soluk alıp verdiğinden emin olana kadar hastayı gözlem altında tuttukları bölgede bekleyedikten sonra hasta yatağına çıkacaktır ki bu süre de hastadan hastaya büyük değişiklik gösterir.
Yapılan tüm meme kanseri ameliyatlarında hastanın ödeyeceği tutar çeşitli faktörlere bağlıdır. SGK güvencesi olan hastalar devlet hastanelerinde hiçbir fark ödemeden meme kanseri ameliyatı olabilir.
SGK’lı hastalar SGK anlaşlaması olan Vakıf Üniversite Hastaneleri ve Özel hastanelerde hastanenin belirlediği ve devletin uygun gördüğü fiyatı ödeyerek meme kanseri ameliyat olmaktadır.
Özel Sigortalı hastalar sigorta anlaşması olan hastanelerde kendilerine verilen taahütler doğrultusunda ameliyat olurlar. Her özel sigortalı hasta ameliyat öncesinde sigortası tarafından nelerin karşılanıp nelerin karşılanmayacağına dair provizyon alır. Bu netleşmeden yapılan işlemler daha sonra hasta için büyük sorun yaratabilir.
Meme kanseri ameliyatı fiyatı ameliyatın büyüklüğü, hastanede kalınan süre, doktorun talebi, ameliyatın yapıldığı hastanenin ücret politikası, hastanın sağlık güvencesi ve ameliyat sonrasında yaşanabilecek komplikayonlar belirler. Dolayısı ile kağıt üzerinde aynı ameliyat farklı yer ve kişilerin elinde çok büyük maddi farklarla gerçekleşmektedir.
Hasta ve yakınının ameliyatı hangi doktora ve hangi hastanede yaptıracağına dair verdiği karar ödenecek tutarı belirleyen en önemli faktördür.
Meme Kanseri Ameliyatı diğer ameliyatlardan farklı yüksek bir tehlikesi yoktur. “Tehlike”, “Meme Kanseri Ameliyatı”na bağlı yaşanacak hayati kopmlikasyonlar olarak algılanıyorsa genel cerrahinin diğer karın içi ameliyatlarına göre risk yok denecek kadar azdır.
Hasta anestezi altında cerrahi bir girişim yaşayacaktır. Her biri çok az görülse de bazı genel ameliyat komplikasyonları (yani “Meme Kanseri Ameliyatı”na özel olmayan, anestezi altında yapılan her ameliyatta yaşanabilecek riskler) “Meme Kanseri Ameliyatı”nda da ortaya çıkabilir.
Meme Kanseri Ameliyatı sonrası ameliyat bölgesine kanama olabilir. “Meme Kanseri Ameliyatı”ndan sonra ameliyat bölgesinde kanamaya baskı yaparak sınırlayacak herhangi bir sert yapı olmadığı için kanama fark edilene kendiliğinde durmayabilir. Bu kanamayı durdurmak veya biriken bol miktardaki pıhtıyı (hematom) boşaltmak için tekrar ameliyat gerekebilir.
Meme Kanseri Ameliyatı temiz bir ameliyattır. Bu terim ameliyat sırasında içi boş bir organın açılmadığı, cerrahi alana ameliyatın doğası gereği mikropların bulaşmadığı bir ameliyat anlamında kullanılır. Dolayısı ile “Meme Kanseri Ameliyatı”nda cerrahi alan enfeksiyonu çok düşük oranda görülür.
Meme Kanseri Ameliyatında en önemli noktalardan biri geride meme dokusu bırakmamaktır. Bu amaçla meme üzerindeki cildi meme dokusundan ayırırken olabildiğince ince tutmak gerekir. Bu çaba zaman zaman meme cildinde dolaşım bozukluğuna yol açabilmektedir. İnce ve uzun deri flepleri özellikle yaşlı, diyabetik ve sigara içen hastalarda sorunlu olmaya eğilimlidir. Fleplerin altında biriken seroma ve hematom da bu riski arttırır.
Meme cildi dolaşımı ne kadar bir alanda ve ne kadar derinlikte bozulduysa yaşanabilecek sorunlar da o kadar farklı olabilir. Bazen tablo herhangi bir girişime gerek duyulmadan kısa sürede kendiliğinden toparlarken bazen bir kaç hafta pansuman gerektirir, bazen de yarayı revize etmek için hasta tekrar ameliyata alınır.
Ameliyattan sonra cilt altında birikebilecek sıvıları toplaması için dren ya da drenler konur. Bazen bu drenleri çekmek uzun sürebilir (bir kaç hafta). Bazen de drenler çekildikten sonra meme cildi altında veya koltuk altında sıvı birikimine bağlı şişme (kolleksiyon/seroma) olabilir. Bazı hastalarda cilt altında biriken sıvıyı defalarca iğne ile boşalmak gerekebilir.
Koltuk altı lenf bezlerinin diseke edildiği (aksiller diseksiyon) Meme Kanseri Ameliyatında kürek kemiğini yerinde sabitleyen kaslara ve meme rekonstrüksiyonunda kullanılabilecek latissimus dorsi kasına giden sinirler zedelenebilir. Kürek kemiğinin kasları zelenirse hastada “wing scapula” (kanat kürek kemiği) denen, elleri duvara doğru bastırdığında o taraf kürek kemiğinin kanat gibi dışarı doğru döndüğü bir tablo olur. Aynı zamanda o taraf omuz da bir miktar düşük olacaktır. Latissimus dorsi kasının sinir zedelenirse bu kas küçülür, fonksiyon ve hacim kaybeder ve gerektiğinde meme rekonstrüksiyonunda kullanılamaz. Ayrıca kolda duyuyu taşıyan sinirler zedelenirse hissizlik olabilir.
“Aksiller veb sendromu” olarak adlandırılan koltuk altı toplar damar veya lenfatik damarların iltihabi veya trombüsle (pıhtı ile) tıkanması durumunda düzelmesi aylar sürebilecek koltuk altından kola uzanan tel gibi ince sertlikler ortaya çıkabilir.
Koltuk altı lenf bezlerinin diseke (aksiller diseksiyon) edildiği ve özellikle daha sonra da çıkan patoloji sonuycu nedeniyle bu bölgeye ışın tedavisi yapıldığı zaman kolda “lenf ödem” gelişebilir. Bu tablo kol yorulunca hafif bir şişmeden, gündelik hayatı ciddi şeklide bozan ağır bir tabloya kadar gidebilir. Lenf ödemde fizik tedavi uygulmaları (lenf masajı),özel kol çorapları yardımcı oabilir. Bazen çok yüz güldürücü olmasa da ameliyatla lenf damarlarını koldaki toplar damarlara ağızlaştıran ameliyatlar gerekebilir.
Koltuk altı lenf bezlerinin çıkartıldığı ameliyatlarda o kol travmalar ve enjeksiyonlar sonrası enfeksiyona karşı daha savunmasızdır. En ufak kızarıklık ve ısı atışında cerrah görmelidir. Bu olasılıkları azaltmak için o koldan mümkünse kan alınaması, sıvı verilmemesi gerekir. Ev veya bahçe işilerinde ele bir şey batar ya da keserse hemen temizlenmeli mümkünse bir cerraha gösterilmelidir.
Meme Kanseri ameliyatı meme rekonstrüksiyonu ile bitirildiği zaman kullanılan protez implantla ilgili sorunlar yaşanabilir. Protez yerinden oyatyabilir, üzerindeki deri nekroza gidip ya da dikişler ayrılıp protez açığa çıkabilir, protez çevresinde gelişen kapsül kontrakte olup (büzüşüp) şekil bozukluğu yaratabilir, protez delinip yenisi ile değiştirmek gerekebilir, yıllar içinde memedeforme olup reviğzyon gerekebilir.
Ameliyat sonrası eğer bir süre kol hareketsiz tutulursa “donuk omuz” gelişebilir. Bu durumu önlemek için hekimlerin önerilerine harfiye uymak gerekir, gelişirse donuk omuzu açmak için ağrılı ve zor bir fizik tedavi süreci gerekebilir.
Meme koruyucu ameliyatlardan sonra kesin patoloji çıktığında geride kalan meme dokusunda tümör kaldığına dair bulgu saptanırsa hastanın tekrar ameliyatı gerekebilir.
Meme Kanseri Ameliyatı sonrası eğer koltuk altı lenf bezleri diseke edilmediyse kol hareketlerinde bir kısıtlama yapılmaz. Bu hasta grubunda özel bir kol egzersizi yoktur. Lenf bezi diseksiyomu yapılan hastalarda dren/drenler çekilene kadar kolda yemek yeme, saç tarama, yüz yıkama ve diş fırçalama gibi kolun vücuttan ayrılmadığı hareketler serbesttir. Hasta önden düğmeli pijama giyer. Giyerken önce ameliyatlı kolu giyer çıkartırken de önce ameliyatsız kolu çıkartır.
Dren çekilince kol egzersizleri önerilir. Bunlar;
Her kanserde olduğu gibi Meme Kanseri de zaman içinde nüks edebilir. Bu riski arttıran sebepler olsa da kimde nüks edeceği belli olmadığından her hasta hekimlerin uygun gördüğü sıklıkta cerrahı ve onkoloğu tarafından yakından takip edilmelidir.
Yapılan ameliyatta koltuk altı lenf bezleri tamamen çıkartıldı ise o taraf el ve kol enfeksiyonlara karşı daha savunmasızdır. Bu nedenle hasta ameliyatlı kolunu sakınmalıdır. Ev ve mesleki işlerde eline veya koluna bir şey batar veya keserse derhal baticon gibi mikrfoplkarı öldüren solüsyonlarla yara silinmeli, en ufak bir kızarıklıkta cerraha gidilmeldir. Zorun olmadıkça o koldan kan aldırmamalı sıvı taktırmamalıdır. Başka damarı olmayan hastalarda çok dikatli olmak kaydı ile mecburen bu kolda kan almak ve sıvı takmak için kullanılabilir.
Kanser hastalarında kemoterapide damar sorunu yaşamamak için cilt altına “port” takılmaktadır, bu port kullanımında hastanın yapabileceği bir şey yoktur, kullancak sağlık personeli gereken özeni gösterecektir.
Meme Kanseri Ameliyatlarının hiçbirinde iyileşme tamamlandığında kol hareketlerinde kalıcı kısıtlama yaratacak cerrahi bir işlem yapılmamaktadır. Dolayısı ile kol egzersizleri ile ameliyatsız kol kadar hareket etmelidir.
Lenf ödem gelişirse o kolu çok kullanmamak, lenf masajı yapmak, gerekiyorsa kol için özel elastik eldivenler giymek gerekir. Kolu yatarken olabildiğince kalp seviyesi üzerinde tutmak işe yarar.
Meme Kanseri Ameliyatını takiben hastanın ışın tedavisi (radyoterapi) alıp almayacağını iki faktör belirler bunlardan ilki yapılan ameliyuattır. Eğer meme kanseri olan birisine meme koruyucu bir ameliyat yapıldı ise ameliyat sonrası mutalaka o memeye ışın tedavisi verilir. Genellikte 20 iş günü süren bu tedavi kalan meme dokusunda kanser gelişimi riskini, azmak içindir. Aynı durum meme dokusunun çıkartılıp meme başının bırakıldığı ameliyatlar (subkutan mastektomi) için de geçerlidir çünkü meme başı yerinde bırakıldıysa meme dokusunun da küçük bir kısmı kalmış demektir.
Meme dokusunun tamamen çıkartıldığı ameliyatlarda ışın tedavisinin gerekip gerekmediği patoloji sonucuna göre karar verilir.Kanserin kas dokusuna inavaze olması, koltuk altındaki metastatgik lenf nodu sayısıgibi özelliklere bakarak ışın tedavisi yapılıp yapılmayacağına karar verilir.