BESA Kule A Blok Kat: 6 Numara: 21 Ankara
  1. Türkçe
  2. English
+90536 586 6627
Prof. Dr. Gökhan MorayGenel Cerrahi UzmanıMenü

Metabolik ve Bariatrik Cerrahi

Metabolik ve Bariatrik Cerrahi

Metabolik ve Bariatrik Cerrahi Nedir?

Metabolik veya bariyatrik cerrahi, aşırı obeziteyi ve buna bağlı metabolik hastalıkları tedavi etmek için yapılan cerrahi işlemleri ifade eder. Metabolik veya bariyatrik cerrahi obezitenin diğer tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınamadığı veya kişinin sağlığına ciddi zarar verebileceği durumlarda kullanılır. Bu cerrahi girişimler kilo kaybı yaratmak için mide hacmini vve/eya bağırsakların emme kapasitesini azaltmaya yöneliktir.

Morbid obezite (aşırı şişmanlık) tedavisinde birincil tercih, yaşam ve davranış tarzı değişiklikleri, diyet, ve egzersizi içeren konservatif yaklaşımlardır. Ancak, bu yaklaşımların başarılı olmadığında veya arzu edilen kadar kilo kaybı sağlanamadığında cerrahi tedaviye geçiş yapılabilir. Morbid obezite için cerrahi tedavi, genellikle diyet ve egzersiz programlarına yanıt vermeyen veya aşırı kilonun neden olduğu ciddi sağlık riskleri taşıyan kişilere önerilir. “Metabolik veya bariyatrik cerrahi”nin amacı, midenin boyutunu veya sindirim sisteminin işleyişini değiştirerek kilo kaybını teşvik etmektir.

“Amerikan Metabolik ve Bariatrik Cerrahi Derneği” (ASMBS) ve “Uluslararası Obezite ve Metabolik Bozukluklar Cerrahi Fedarasyonu” (IFSO) 2022 yılında herhangi bir ek morbiditesi olmayan kişilerde ameliyat endikasyonunu BMI>35 kg/m2, ek morbiditesi olanlarda da BMI 30-34.5 kg/m2 olarak belirlemiştir. Bu yeni kriterlerde Asya kökenlilerde BMI>27.5 kg/m2 olanlara da cerrahi öneriliyor.

"Morbidite", hastalıkla ilişkilendirilebilecek herhangi bir durumun sıklığı veya yaygınlığıdır. Morbidite, genellikle bir toplum veya belirli bir grup insan için belirli bir süre boyunca belirli bir hastalığa sahip olma riskini ifade eder. Morbidite, bir hastalığın olası etkilerini anlamada ve bir hastalık veya durumun toplumdaki yaygınlığı ve etkilerini değerlendirmede kullanılır. Örneğin, bir popülasyondaki hipertansiyon (yüksek tansiyon) morbiditesi, o popülasyondaki insanların yüksek tansiyon geliştirme riskini ifade eder. Morbidite, genellikle ölüm oranları (mortalite) ile birlikte değerlendirilir. Bir hastalığın morbiditesi yüksekse, bu hastalığa yakalanan kişilerin yaşam kalitesi veya genel sağlık durumu olumsuz yönde etkilenebilir.

Metabolik ve bariyatrik cerrahi kardiyovasküler hastalık, hipertansiyon, uyku apnesi, tip II diyabet, alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer, steotahepatitis ve kansere (özellikle meme, endometrium –rahim- ve prostat kanseri) bağlı ölüm riskini azaltır.

Uygun yapılan cerrahi sonrası morbiditelerin düzelme sıklığı yaklaşık olarak şöyle verilmektedir;

Tip II diyabet %92, hipertansiyon %75, obstrüktif uyku apnesi %96, Dislipidemi %76, kardiyovasküler hastalık %58.

Genellikle hastalar “Metabolik ve bariyatrik cerrahi” sonrasında hastalar fazla kilolarının %60’ını ilk altı ayda, %77’sini de ilk yılda verirler. Yine kabaca hastalar beş yıl boyunca fazla kilolarının %50’isini vermiş olarak hayatlarını sürdürür.

Metabolik ve bariyatrik cerrahi sonrasında, beslenme alışkanlıklarında önemli değişiklikler yapmak gerekecektir. Genellikle, ameliyattan sonra hastaların diyeti çok az miktarda sıvıyla başlar. Bu bir enjektör suyu (25-30 ml) yavaş yavaş (5-10 dk) içmek şeklinde olur. Ardından püre ve yumuşak yiyeceklere geçilir ve zamanla yavaş yavaş katı gıdalara geri dönerler. İlk altı ay hasta aşırı derecede aç kalmasına ragmen mideden salına iştahla ilgili hormonlar olmadığı için yemek isteği olmayacaktır.

Besin alımı hacmen azaldığı ve bazı besinlerin emilimi değiştiği için, cerrahi sonrası vitamin ve mineral desteği gerekir.

Metabolik ve bariyatrik cerrahi, obezite ve metabolik hastalıkların tedavisinde etkili bir yol olabilir, ancak cerrahi öncesinde ve sonrasında doktorunuzun yönlendirmelerini takip etmek çok önemlidir. Metabolik ve bariyatrik cerrahi sonrası sağlıklı beslenme alışkanlığı geliştirmek ve düzenli egzersiz başarı şansını artırıp uzun vadeli sonuçları iyileştirebilir.

Morbid obezitede ek morbideteler (komorbidite):

  • Tip II diyabet
  • Hipertansiyon
  • Dislipidemi
  • Obstrüktif uyku apnesi
  • Kardiyovasküler bozukluk
  • Astım
  • Metabolik disfonksiyon-steatotik karaciğer hastalığı ve steatohepatitis ilişkili
  • Kronik böbrek hastalığı
  • Polikistik over sendromu
  • İnfertilite
  • Gastroözefajeal reflu hastalığı
  • Psödotumor serebri
  • Kemik ve eklem hastalığı

Metabolik ve bariatrik cerrahi zayıflama programları ile birlikte düşünülmek zorundadır:

  • Bakıcıların seminer sınıfları
  • Hastanın psikolojik değerlendirmesi
  • Konuda uzman diyetisyen konsültasyonu
  • Laboratuvar testleri (kan)
  • Obstrüktif uyku apnesi için tarama
  • Cerrahi konsültasyonu
  • Cerrahi risk sınıflandırması

Metabolik ve bariatrik cerrahi kontraendikasyonları (yapılmaması gereken durumlar):

  • Majör depresyon gibi kontrol edilemeyen psikiyatrik bozukluklar
  • Aktif madde veya alkol kullanım bozukluğu
  • Henüz remisyon (yani tamamen iyileştiği) kabul edilmemiş bir kanser varlığı
  • Hayatı tehdit eden başka hastalıklar
  • Beslenme için gereken desteklere (örneğin bazı hastalardaki ömür boyu vitamin desteğine) razı olmamak

Metabolik ve Bariatrik Cerrahi Seçenekleri

Günümüzde bu amaçla yapılmış olan bazı ameliyatlar artık neredeyse terk edilmiştir (vertikal bantlı gastroplastı ve ayarlanabilir mide bantı “adjustable gastric badning” gibi)

Obezite ameliyatları kilo kaybettirme mekanizmasına göre kabaca restriktif (sınırlayıcı / küçültücü) ve malabsorptif (emilimi bozan) şeklinde iki gruba ayrılır. Her iki grup ameliyat da doygunluk hissi yaratarak kilo verdiren hormonal değişikliklere yol açar. Bazen her iki fonksiyona sahip ameliyatlar da aynı anda veya ikinci bie seansta yapılmaktadır

Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide Ameliyatı)

Tüp mide ameliyatı en sık yapılan “Metabolik ve bariatrik cerrahi” ameliyatıdır. Midenin yaklaşık %80’i alınarak kalanı muza benzeyen bir tüp gibi bırakılır.Tüp mide hacmi küçük olduğundan kişi çok az gıda ve kalori alarak kilo verir. Mide çıkınca azalan “ghrelin” hormonu ve diğer nörohormonal değişiklikler nedeni ile de hasta daha az açlık hisseder. Bu ameliyat ince bağırsak boyunu değiştirmez.

Tüp Mide Ameliyatı

Diğer ameliyatlara göre cerrahi teknik nispeten daha kolaydır. Duodenal “switch”li biliyopankreatik diversiyonun (BPD-DS) veya tek anastomozlu dudeno-ileal bypasslı tüp midenin (SADI-S) ilk basamağı olarak uygulanabilir. Dikiş hattından kaçak ve kanama gibi nadir ama ciddi komplikasyonları olabilir. Eskiden var olan gastroözefajeal reflü hastalığı (GÖRH) şiddetlenebilir veya yokken ortaya çıkabilir.

Roux-en-Y Gastrik Bypass (RYGB) Ameliyatı

Hem küçültücü hem malabsorbtif (normal emilimi bozan) bir ameliyattır. Yaklaşık 30 ml hacmi olan midenin ilk kısmı kalanından ayrılarak bir poş (cep) yaratılır. Bu poşa uzun bir ince bağırsak kısmı atlanıp ince bağırsak (jejenum) geçişi yavaşlatacak kadar küçük bir ağızla bağlanır. Böylece alınan gıda midenin kalanını ve ince bağırsakların ilk bölümü bypass eder, emilebilen gıda ve kalori azaltılmış olur.

Bu ameliyat diyabeti tedavi etmede oldukça başarılıdır. Altı yıl sonrasında iyileşme oranı yaklaşık %62’dir. Aynı zamanda hem obezite ile ilişkili kardiyovasküler hastalıklar, diyabet ve kanser riskini azaltır hem de bunlara bağlı ve genel ölüm sıklığını düşürür.

Komplikasyonları anastomoz kaçağı, ve kanamadır. Bazen yüksek oranda şeker ve yüksek oranda yağ içeren gıda alımından sonra hafif baş ağrısı, terleme, bulantı, karın ağrısı ve ishalle seyreden “Dumping Sendromu” görülebilir. Uzun dönemde de özellikle NSAID kullanan ve sigara içenlerde mide ince bağırsak bağlantısında ülser gelişebilir.

Gastrik Bypass Ameliyatı

Revizyon Ameliyatları

Yetersiz kilo kaybı, geri kilo alma ve tüp mide ameliyatı sonrası reflü gelişmesi gibi komplikasyonlarla yapılan revizyon ameliyatları giderek artmaktadır. Bu ameliyatlar öncesinde hastalar endoskopi ve görüntüleme yöntemleri kullanılarak iyi değerlendirilmeli doğru karar alınmalıdır.

Duodenal Makaslı (Switch) Biliopankreatik Diversiyon (BPD-DS)

BPD-DS Amerika Birleşik Devletlerinde bariyatrik ameliyatların %5’inden azını oluşturmaktadır. Her geçen gün daha sık uygulanmaya başlamıştır. Genellikle aşırı obez hastalar için uygulanmaktadır (BMİ>50kg/m2). Tek ya da iki basamaklı (önce tüp mide ameliyatı, kilo verince duodenal makaslı ”switch“ eklenir) olarak yapılabilir.

Bu ameliyatla incebağırsağın 2/3’ü ila ¾’ü bypass edilmiş olur. Tüp mide ameliyatını (sleeve gastrektomi) takiben duodenum pilordan ayrılır ve kapatılır. İnce bağırsak bir yerinden ikiye ayrılıp aşağıda kalan kısmı pilora uç uca ağızlaştırılır. Ayrılmış bağırsağın üst kısmı da kalın bağırsağa yakın yerine ağızlaştırılır. Böylece yaklaşık 2 metre ince bağırsak bypass edilmiş olur. Böylece gıda emilimi azalmış olur.

BPD-DS teknik olarak “Tüp Mide” ve “RYGB” ameliyatlarına göre teknik olarak zordur ama kilo kaybettirme ve tip II diyabet tedavisinde en etkili yöntemdir. Komplikasyon riskleri diğerlerinden biraz daha fazladır. Malabsorpsiyon, steatore ve beslenme eksiklikleri oluşur hasta ömür boyu destek almalıdır.

Tek Anastomozlu Duodeno-ileal Bypasslı Tüp Mide (SADI-S)

BPDS-DS gibi SADI-S de tüp mide ameliyatını takiben duodenumun ilk kısmının bölünmesini içerir. Tek ya da iki basamaklı bir ameliyat olarak yapılabilir. Tek fakı anastomoz için uzun bir loop kullanılmasıdır bu nedenle emilim için daha uzun bir ortak kanal vardır. BPD-DS ameliyatına göre nispeten daha kolay, daha hızlı yapılabilen ve daha az beslenme problem rsikleri olan bir ameliyattır. Ama Roux-en Y bacağı olmadığı için reflü hastalığı (GÖRH) gelişme veya varsa kötüleşme riski yüksektir.

Endokopik İşlemler

Mide içi balonlar; Çeşitli materyallerden yapılır, çeşitli sıvılarla doldurulur, ya endsokopik olarak çıkartılır ya da kendiliğinde patlayarak çıkar. Mide içinde hacim yaratarak doygunluk yaratır. Başta kilo kaybeder ama uzun döenm başarısı düşüktür.

Endoskopik tüp mide; Endoskopik yolla mide içinde dikiş konarak mide hacmi küçültülür. Akordiyon mide işlemi de denmektedir . Komplikasyon olasılığı nispeten düşüktür. İşlemin eski hale geri dönme potansiyeli vardır. Beş yıllık sonuçları makluldür ama daha uzun veri yok.

Ayarlanabilir Mide Bandı

Ayarlanabilir Mide Bandı

Artık pek kullanılmamaktadır. Çoğu hastada da bantları çıkarıp tüp mideye dönülmüştür. Midenin üst kısmına yerleştirilen bir şişirilebilir bant sisteminin cilt altına yerleştirlen bir hazneden sıvı ile doldurulup mide hacminin küçültülmesi prensibine dayanır. Bantın yer değiştirmesine bağlı komplikasyonlar sıktır.

Metabolik ve bariatrik cerrahi sonrası ne gibi sorunlar yaşanabilir?

Metabolik ve bariatrik cerrahi sonrası bir dizi potansiyel sorun ortaya çıkabilir. Bu sorunlar hastanın öncül sağlık durumuna, cerrahi girişimin türüne ve kişisel faktörlere bağlı olarak değişebilir. Sık görülen sorunlar şunlardır:

  • Nutrisyonel (beslenme) eksiklikler: “Metabolik ve bariatrik cerrahi” sonrası, özellikle gastrik bypass gibi işlemlerde, vücudun besinleri emmesinde sorun yaşanabilir. Bu durum, vitamin ve mineral eksikliklerine yol açabilir, özellikle B12, demir, kalsiyum ve D vitamini eksiklikleri sık görülür.
  • Dehidrasyon (vücudun sıvı kaybı): Yeterli sıvı alımını sağlamak, gastrik bypass ve diğer işlemler sonrasında önemlidir. Azalan mide hacmi, bazı hastaların yeterli sıvı almasını zorlaştırabilir ve dehidrasyona neden olabilir.
  • Dumping sendromu: Özellikle gastrik bypass sonrasında am amide anatomisinin değiştiği hemen her ameliyatta görülebiln bir durumdur. Hızlı bir şekilde sindirilemeyen gıdalar ince bağırsağa ulaşnca ortaya çıkar. Semptomları (belirtileri) arasında karın ağrısı, bulantı, terleme, halsizlik ve baş dönmesi bulunur. Sık ve az az yemek, yemek sırasıunda su içmemek ve yüksek şekerli gıdalardan uzak durmakla çözülebilir bir sorundur.
  • Yeniden kilo alma veya kilo kontrolü zorlukları: Bazı hastalar zamanla kilo kaybını sürdürmekte veya kaybedilen kiloyu korumakta zorlanabilir hatta veya cerrahi sonrası kilo alabilirler. Bu durum, yaşam tarzı değişiklikleri, psikolojik faktörler ve diğer nedenlerle ilişkilendirilebilir.
  • Cerrahi komplikasyonlar: Herhangi bir cerrahi girişimde olduğu gibi, “metabolik ve bariatrik cerrahi” de potansiyel riskler taşır. Bu komplikasyonlar arasında enfeksiyonlar, kan pıhtılarının akciğer beyine atması, bağırsak tıkanıklığı (obstrüksiyonu),anastomoz kaçakları, kanama gibi problemler yer alır.
  • Psikolojik etkiler: Bariyatrik cerrahi, hastaların yaşamında büyük bir değişiklik anlamına gelir. Bazıları için bu olumlu bir dönüşüm getirirken, diğerleri için duygusal zorluklar ve yeme bozuklukları gibi sorunlara yol açabilir. Hazır olmayanlarda çok travmatik sonuçlar doğurabilir.
  • Gastrointestinal sorunlar: Cerrahi sonrası bazı hastalarda sindirim sistemi ile ilgili sorunlar yaşanabilir. Bu sorunlar arasında mide bulantısı, gaz, kabızlık veya ishal gibi durumlar bulunabilir.

Bunlar metabolik ve bariatrik cerrahi sonrası karşılaşılabilecek yaygın sorunlardır. Ancak her hasta ve uygulanan “metabolik ve bariatrik cerrahi” farklıdır. Çıkabilevek sorunlar ameliyat sonrasında dikkatli takip ve uygun yönetim ile erken farkedilip sonuçları hafifletilebilir hatta hayatı tehdit etmeden tedavi edilebilir. Ama bazı komplikasyonlar çok ağır seyredebilir, hastanın rezervi bununla baş etmeye müsait olmayabilir veya uygulanan tedaviye yanıt alınamayabilir ve işler pek çok ameliyuatta olduğu gibi çok aksi seyredebilir. Bu nedenle hastalar, cerrahi sonrası yaşadıkları herhangi bir sorunu doktorlarıyla paylaşmalı ve uygun tedaviyi almalıdır.

Metabolik ve bariatrik cerrahi sonrası ne gibi takviyelere ihtiyaç olur?

Bariyatrik cerrahi sonrası, vücudun besin emilimini etkileyen değişiklikler nedeniyle vitamin ve mineral eksiklikleri riski artar. Bu nedenle, cerrahi sonrası hastaların vitamin ve mineral takviyelerine ihtiyacı olabilir. İhtiyaç duyulan vitamin ve mineral takviyeleri, cerrahinin türüne, hastanın genel sağlık durumuna ve cerrahinin sonrasında izlenen diyet ve yaşam tarzına bağlı olarak değişebilir. Ancak, genellikle aşağıdaki vitamin ve minerallerin takviye edilmesi önerilir:

  • Demir: Bariyatrik cerrahi sonrasında demir eksikliği sık görülür. Demir takviyesi, anemi riskini azaltmak için önemlidir.
  • B12 vitamini: Gastrik bypass gibi prosedürlerde, B12 vitamini emilimi azalabilir. B12 vitamini takviyesi, sinir hasarı ve megaloblastik anemi gibi sorunları önlemek için gereklidir.
  • Kalsiyum: Gastrik bypass gibi prosedürler, kalsiyum emilimini azaltabilir ve bu da kemik sağlığı için risk oluşturabilir. Kalsiyum takviyesi, kemik yoğunluğunu korumak için önerilir.
  • D vitamini: D vitamini emilimi, bazı bariyatrik cerrahi prosedürlerinden sonra azalabilir. D vitamini takviyesi, kemik sağlığı için önemlidir ve kalsiyum emilimini artırabilir.
  • Folik asit: Folik asit, bariyatrik cerrahi sonrası oluşabilecek bazı anemi türlerinin önlenmesine yardımcı olabilir. Bu nedenle, folik asit takviyesi önerilebilir.
  • A vitamini: Gastrik bypass gibi prosedürler, A vitamini emilimini azaltabilir. A vitamini takviyesi, göz sağlığı ve bağışıklık sistemi fonksiyonları için önemlidir.
  • Omega-3 yağ asitleri: Omega-3 yağ asitleri, inflamasyonu azaltabilir ve kalp sağlığı için faydalı olabilir. Bariyatrik cerrahi sonrası omega-3 takviyesi önerilebilir.

Bu takviyelerin hangi dozda alınması gerektiği ve ne sıklıkla alınması gerektiği, hastanın cerrahi sonrası izlenen diyet, sağlık durumu ve doktor tavsiyelerine bağlı olarak değişebilir. Hastalar, cerrahi sonrası takviyeleri konusunda doktorları veya bir beslenme uzmanı ile görüşmelidirler.

Metabolik ve bariatrik cerrahi sonrası takviyeler nasıl alınabilir?

Bariyatrik cerrahi sonrası vitaminler, çeşitli formlarda ve yöntemlerle alınabilir. Hangi formun tercih edileceği, cerrahinin türüne, hastanın toleransına ve doktor tavsiyelerine bağlı olabilir. İşte bariyatrik cerrahi sonrası yaygın olarak kullanılan vitamin formları ve bunların alınma yolları:

  • Oral Tabletler: Vitamin ve mineral takviyeleri genellikle oral tablet veya kapsül formunda temin edilir. Bu tabletler, yutma yeteneği normal olan hastalar tarafından kolayca alınabilir. Ancak bazı hastalar için büyük tabletlerin veya kapsüllerin yutulması zor olabilir.
  • Sıvı Formlar: Özellikle ameliyat sonrası ilk dönemlerde yutma güçlüğü çeken veya mide hassasiyeti yaşayan hastalar için sıvı formdaki vitamin ve mineral takviyeleri daha uygun olabilir. Sıvı formlar, genellikle sıvı şeklinde veya suya karıştırılarak alınabilir.
  • Çiğnenebilir Tabletler: Bazı vitamin ve mineral takviyeleri çiğnenebilir tablet formunda bulunur. Bu form, yutma güçlüğü çeken veya büyük tabletleri yutma konusunda zorlanan hastalar için uygundur.
  • Solüsyonlar: Vitaminlerin solüsyon formu, bazı hastalar için daha kolay emilir ve tolere edilir. Bu solüsyonlar, suya veya başka bir sıvıya karıştırılarak alınabilir.
  • Sublingual Tabletler veya Spreyler: Bazı vitaminlerin sublingual (dil altı) formu bulunur. Bu tabletler veya spreyler dil altında eritildiğinde veya püskürtüldüğünde emilir. Bu, sindirim sistemi sorunları olan veya emilimi etkileyen hastalar için uygun olabilir.
  • İntravenöz (IV) Yöntem: Nadiren, ciddi vitamin veya mineral eksiklikleri olan hastalara veya sindirim sistemi sorunları nedeniyle oral takviyelerin alımının mümkün olmadığı durumlarda, vitamin ve mineral takviyeleri intravenöz yolla verilebilir. Bu yöntem, doğrudan dolaşım sistemine vitaminlerin ve minerallerin enjekte edilmesini sağlar.

Hangi formun tercih edileceği, hastanın bireysel gereksinimlerine, cerrahi sonrası toleransına ve doktor tavsiyelerine bağlı olacaktır. Bu nedenle, bariyatrik cerrahi sonrası vitamin ve mineral takviyeleri konusunda doktorunuzla veya beslenme uzmanıyla görüşmek önemlidir.

Metabolik ve bariatrik cerrahi sonrası kabızlık olur mu?

Evet, bariyatrik cerrahi sonrası kabızlık sorunu bazı hastalarda görülebilir. Bariyatrik cerrahi, sindirim sistemi üzerinde önemli değişikliklere neden olabilir ve sindirim sürecini etkileyebilir. Kabızlık, sindirim sistemi sorunları arasında sıkça karşılaşılan bir durumdur ve bariyatrik cerrahi sonrası hastalarda da ortaya çıkabilir. İşte bariyatrik cerrahi sonrası kabızlığa yol açabilecek bazı faktörler:

  • Diyet Değişiklikleri: Bariyatrik cerrahi sonrası hastaların genellikle diyetlerinde önemli değişiklikler yapmaları gerekir. Daha az lif tüketimi veya yetersiz sıvı alımı, kabızlığa katkıda bulunabilir.
  • Azalan Sindirim Hızı: Bazı bariyatrik cerrahi prosedürler, sindirim sürecini değiştirerek yiyeceklerin barsaklardan geçiş hızını azaltabilir. Bu durum, bağırsak hareketlerinin yavaşlamasına ve kabızlık riskinin artmasına neden olabilir.
  • Yetersiz Sıvı Alımı: Yeterli miktarda sıvı alımı, sindirim sistemi sağlığı için önemlidir. Ancak, bariyatrik cerrahi sonrası hastaların bazıları, sıvı alımını azaltabilir veya yeterli sıvı almakta zorlanabilir, bu da kabızlık riskini artırabilir.
  • Yetersiz Lif Alımı: Lif, sindirim sistemi sağlığı için önemlidir ve bağırsak hareketlerini düzenleyebilir. Bariyatrik cerrahi sonrası hastaların lif alımını artırmak önemlidir ancak bazıları lifli gıdalara tolerans göstermekte zorlanabilir.
  • Hareketsizlik: Cerrahi sonrası iyileşme sürecinde veya yaşam tarzı değişiklikleri nedeniyle, bazı hastalar daha az fiziksel aktif olabilir. Bu durum, bağırsak hareketlerini yavaşlatabilir ve kabızlık riskini artırabilir.

Bariyatrik cerrahi sonrası kabızlık yaşayan hastalar, diyetlerini gözden geçirmeli ve yeterli lif alımını sağlamak için lifli gıdaları tüketmeye çalışmalıdır. Ayrıca, yeterli sıvı alımına dikkat etmek ve düzenli fiziksel aktivite yapmak da sindirim sistemi sağlığını destekleyebilir. Ancak, kabızlık devam ederse veya ciddileşirse, bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir. Uzmanlar, kabızlık sorununu değerlendirerek uygun tedavi yöntemlerini önerirler.

Bariyatrik cerrahi sonrası yaşanan kabızlık için hangi ilacın kullanılacağı, kabızlığın şiddeti ve altında yatan nedenlere bağlı olarak değişebilir. İlaç kullanımı öncesinde bir sağlık uzmanı ile görüşmek her zaman önemlidir, çünkü bazı ilaçlar belirli durumlarda uygun olmayabilir veya bazı hastalarda yan etkilere neden olabilir. Bununla birlikte, bariyatrik cerrahi sonrası kabızlık için sıkça kullanılan ilaçlar arasında şunlar bulunabilir:

  • Laksatifler: Bariyatrik cerrahi sonrası kabızlık için en yaygın kullanılan ilaç sınıflarından biri laksatiflerdir. Bu ilaçlar, bağırsak hareketlerini uyararak dışkının yumuşamasını ve bağırsakların boşalmasını kolaylaştırır. İçerdikleri aktif bileşenlere göre farklı tipleri vardır, bazıları hızlı etki ederken bazıları daha yavaş çalışır.
  • Osmotik Laksatifler: Bu tür laksatifler, bağırsaklardaki sıvı miktarını artırarak dışkının yumuşamasına ve bağırsak hareketlerinin uyarılmasına yardımcı olur. İlaçlara örnek olarak laktuloz veya magnezyum hidroksit verilebilir.
  • Stimulan Laksatifler: Bu laksatifler, bağırsakları uyararak dışkının hareket etmesini teşvik eder. Senna veya bisakodil gibi ilaçlar bu kategoriye girer.
  • İleum İlaçları: Bu ilaçlar, bağırsaklardaki su emilimini azaltarak dışkının yumuşamasını ve bağırsak hareketlerini teşvik eder. İlaçlara örnek olarak lubiprostone verilebilir.
  • Yumuşatıcılar (Stool Softeners): Dışkının yumuşatılmasına yardımcı olur ve bağırsak hareketlerini kolaylaştırır. Docusate gibi ilaçlar bu kategoriye girer.

Bu ilaçlar genellikle semptomların şiddetine bağlı olarak kısa süreli olarak kullanılır ve uzun süreli kullanımları önerilmez. Ayrıca, ilaç kullanımına başlamadan önce bir sağlık uzmanı ile görüşmek ve doğru dozajı belirlemek önemlidir. Bazı ilaçlar, özellikle bariyatrik cerrahi sonrası hastalarda bazı yan etkilere neden olabilir veya mevcut sağlık durumları veya ilaçlarla etkileşime girebilir. Bu nedenle, bir doktora danışmadan ilaç kullanmamak önemlidir.

Metabolik ve bariatrik cerrahi sonrası sdarkan karın derisine yapılabilecek bir şey var mıdır?

  • Metabolik ve bariatrik cerrahi sonrası abdominoplasti (sarkık karın dersinin plastic cerahi ilke rekonstrüksiyonu),hastanın kilo kaybının istikrarlı bir şekilde devam ettiği ve ideal kilosuna ulaştığı bir zamanda düşünülebilir. Ancak, bu tamamen hastanın bireysel durumuna ve cerrahi ihtiyaçlarına bağlıdır. Abdominoplasti için uygun zamanı belirlerken dikkate alınması gereken faktörler şunlardır;
  • İdeal Kiloya Ulaşma: Bariyatrik cerrahi sonrası kilo kaybı genellikle zaman alır. Abdominoplasti, kilo kaybının neredeyse tamamlandığı bir noktada düşünülebilir. Çünkü cerrahi, kilo kaybının sonrasında cilt sarkmalarını gidermek için yapılan bir prosedürdür. Bu nedenle, kilo kaybının istikrarlı bir şekilde devam ettiği ve istenen kiloya ulaşıldığı bir zamanda abdominoplasti yapılması daha uygun olabilir.
  • Sağlık Durumu: Abdominoplasti ciddi bir cerrahi prosedürdür ve hastanın genel sağlık durumu cerrahinin ne zaman yapılacağını belirleyebilir. Bariyatrik cerrahi sonrası hastaların genellikle öncelikle kilo kaybı sonrası sağlık kontrollerinden geçmeleri ve sağlık durumlarının stabillenmesi gerekebilir.
  • Cilt Durumu: Bariyatrik cerrahi sonrası, aşırı kilo kaybına bağlı olarak cilt sarkmaları olabilir. Ancak, bu sarkmaların ne kadar belirgin olduğu ve cerrahi gerektirip gerektirmediği hastadan hastaya değişir. Abdominoplasti, cilt sarkmalarını gidermek için yapılır, bu nedenle cilt sarkmalarının derecesi de operasyonun ne zaman yapılacağını etkileyebilir.
  • Sigara Kullanımı: Sigara içmek, cerrahi iyileşmeyi olumsuz yönde etkileyebilir. Birçok cerrahi prosedürde olduğu gibi, abdominoplasti için uygun bir aday olmak isteyenlerin sigara içmemesi veya en azından cerrahi öncesinde sigarayı bırakmış olmaları önemlidir.
  • Psikolojik Hazırlık: Abdominoplasti, ciddi bir cerrahi prosedürdür ve fiziksel iyileşmenin yanı sıra psikolojik olarak da hazırlık gerektirebilir. Hastaların cerrahiye hazır hissetmeleri ve prosedürü ne zaman yapmak istediklerine karar vermeleri önemlidir.

Her hasta farklıdır ve dolayısıyla cerrahi zamanlaması da farklılık gösterebilir. Bu nedenle, abdominoplasti için en uygun zamanı belirlemek için bir plastik cerrahla görüşmek önemlidir. Plastik cerrah, hastanın özel durumunu dikkate alarak en iyi kararı verebilir ve cerrahiyi uygun zamanda planlayabilir.

Metabolik ve bariatrik cerrahi sonrası beslenme presnsipleri nasıl olmalıdır?

Bariyatrik cerrahi sonrası beslenme, cerrahinin tipine ve hastanın bireysel ihtiyaçlarına göre değişebilir. Ancak, genel olarak, bariyatrik cerrahi sonrası beslenme aşağıdaki prensiplere dayanır:

Düşük hacimli, yüksek besleyici gıdalar: Bariyatrik cerrahi sonrası mide hacmi azalır ve bazı prosedürlerde sindirim sistemi değişir. Bu nedenle, yüksek kaliteli protein, lifli gıdalar ve vitamin ve mineral açısından zengin sebzeler gibi besleyici gıdalar tüketmek önemlidir. Bunlar, besin eksikliklerini önlemeye ve kilo kaybını desteklemeye yardımcı olabilir.

  • Küçük ve sık öğünler: Midenin küçülmesiyle birlikte, bariyatrik cerrahi sonrası hastalar küçük porsiyonlarla daha sık yemek yemelidirler. Bu, sindirim sistemini rahatlatır ve gıdaların daha iyi sindirilmesine yardımcı olabilir.
  • Sıvı tüketimi: Yeterli sıvı alımı, bariyatrik cerrahi sonrası hayati öneme sahiptir. Ancak, yemeklerle birlikte sıvı alımı, mide hacminin sınırlı olması nedeniyle doluluk hissine neden olabilir. Bu nedenle, öğünler arasında sıvı tüketmek önemlidir.
  • Sıvı kalorilerden kaçınma: Şekerli içecekler ve yüksek kalorili sıvılar, kilo kaybını olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, bariyatrik cerrahi sonrası hastaların mümkün olduğunca kalorisi düşük sıvıları tercih etmeleri önerilir.
  • Yavaşça yeme ve iyice çiğneme: Bariyatrik cerrahi sonrası hastalar, yemek sırasında yavaşça yemeli ve her lokmayı iyice çiğnemelidir. Bu, sindirim sürecini kolaylaştırabilir ve sindirim sistemi rahatlatır.
  • Diyet takviyeleri: Bariyatrik cerrahi sonrası hastalar, vitamin ve mineral eksikliklerini önlemek için doktorları tarafından önerilen takviyeleri almalıdırlar. Bu takviyeler, özellikle demir, B12, kalsiyum ve D vitamini gibi besin maddelerini içerebilir.
  • Dengeli ve çeşitli beslenme: Dengeli bir diyet, bariyatrik cerrahi sonrası hastalar için önemlidir. Çeşitli gıdalar tüketmek, besin eksikliklerini önlemeye ve sağlıklı bir kilo kaybını desteklemeye yardımcı olabilir.

Bu prensipler, bariyatrik cerrahi sonrası beslenme planının temelini oluşturur. Ancak, her hasta farklıdır ve beslenme planı, cerrahinin türüne, hastanın sağlık durumuna ve diyet ihtiyaçlarına göre uyarlanmalıdır. Bu nedenle, bariyatrik cerrahi sonrası beslenme konusunda bir beslenme uzmanı veya diyetisyenle çalışmak önemlidir.

Metabolik ve bariatrik cerrahi sonrası hastanede ne kadar yatılır?

Bariyatrik cerrahi sonrası hastanede yatış süresi, cerrahi girişimin türüne, hastanın genel sağlık durumuna, cerrahın alışkanlıklarına ve en önemlisi bir sorun yaşanıp yaşanmadığına bağlı olarak değişir. Ancak, genellikle “Metabolik ve bariatrik cerrahi” sonrası hastanede yatış süresi bir ila üç gün arasındadır.

  • Laparoskopik Sleeve Gastrektomi: Bu prosedürde, genellikle hastaların hastanede yatış süresi kısa olabilir, çoğu durumda 1-2 gün.
  • Laparoskopik Roux-en-Y Gastrik Bypass: Roux-en-Y gastrik bypass operasyonu olan hastaların hastanede yatış süresi genellikle daha uzun olabilir, genellikle 2-3 gün sürebilir.
  • Laparoskopik Duodenal Switch: Bu cerrahi prosedür, diğerlerine göre daha karmaşıktır ve dolayısıyla hastanede yatış süresi genellikle daha uzun olabilir, 2-3 gün veya daha fazla sürebilir.

Cerrahi sonrası dönemde, hastanın iyileşme hızı, ağrı yönetimi, beslenme alışkanlıklarının yeniden öğrenilmesi ve diğer faktörler dikkate alınarak hastanede yatış süresi belirlenir. Özellikle hastanın kendi başına güvenli bir şekilde evde bakım alabileceği ve cerrahi sonrası komplikasyon riskinin minimize edildiği süreyi içerecek şekilde belirlenir.

Metabolik ve bariatrik cerrahinin komplikasyonları neler olabilir?

Metabolik ve bariatrik cerrahi, genellikle obeziteyi yönetmek veya kilo kaybını teşvik etmek amacıyla yapılan bir dizi cerrahi prosedürü kapsar. Her cerrahi işlemde olduğu gibi, bariyatrik cerrahinin de potansiyel riskleri ve komplikasyonları vardır. Bu komplikasyonlar arasında şunlar bulunabilir:

  • Enfeksiyonlar: Her cerrahi işlemde olduğu gibi, bariyatrik cerrahi sonrası enfeksiyon riski vardır. Cerrahi alanın enfeksiyonu, akciğer enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonları veya deri enfeksiyonları gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir.
  • Kanama: Cerrahi sırasında veya sonrasında kanamalar meydana gelebilir. Bu, çoğu zaman cerrahi bölgede kan birikmesine veya dışarı sızmasına neden olabilir.
  • Anesteziye Bağlı Komplikasyonlar: “Metabolik ve bariatrik cerrahi” genel anestezi altında gerçekleştirilir. Bu da anesteziye bağlı komplikasyonları örneğin solunum problemleri veya anesteziye bağlı alerjik reaksiyonlar gibi durumları beraberinde getirir.
  • Kan pıhtıları: Cerrahi sırasında veya sonrasında kan pıhtıları oluşabilir. Bu, derin ven trombozu (DVT) veya akciğer embolisi gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
  • Beslenme Sorunları: Bariyatrik cerrahi sonrası besin emiliminde değişiklikler meydana gelebilir. Bu durum, vitamin ve mineral eksikliklerine, protein eksikliklerine ve malnütrisyon riskine neden olabilir.
  • Dumping Sendromu: Gastrik bypass gibi prosedürler sonrası, bazı hastalarda "dumping sendromu" adı verilen bir durum ortaya çıkabilir. Bu durum, mide içeriğinin çok hızlı bir şekilde ince bağırsağa boşalmasıyla ortaya çıkar ve semptomlar arasında bulantı, terleme, hızlı kalp atışı ve bayılma hissi bulunabilir.
  • Mide ve Bağırsak Obstrüksiyonları: Cerrahi sonrası bağırsakların tıkanması veya daralması meydana gelebilir. Bu durum, mide veya bağırsak tıkanıklığına neden olabilir ve acil cerrahi müdahale gerektirebilir.
  • Cerrahi Bağlantı Problemleri: Cerrahi yapılan bölgelerde veya bağlantı yerlerinde problemler meydana gelebilir. Bu, sızıntılar, fistüller veya anormal bağlantılar oluşturabilir.

Bunlar, bariyatrik cerrahi sonrası ortaya çıkabilecek olası komplikasyonlardan sadece birkaçıdır. Ancak, bu komplikasyonların çoğu nadirdir ve uzman cerrahlar tarafından yapılan cerrahi işlemler genellikle güvenlidir. Hastaların cerrahi öncesi ve sonrası dönemde dikkatli bir şekilde takip edilmesi, komplikasyon riskini azaltabilir.

Metabolik ve bariatrik cerrahiye engel olacak psikiyatrik durumlar nelerdir?

Morbid obezite (şiddetli obezite),kişinin sağlığını ciddi şekilde etkileyen ve tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Morbid obezite ameliyatı adayları için psikiyatrik engeller, ameliyatın güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için değerlendirilmesi gereken önemli faktörlerden biridir. Psikiyatrik engeller, bir kişinin ameliyat öncesinde veya sonrasında yaşayabileceği psikolojik zorluklar ve durumlar olarak tanımlanabilir. Bu engeller arasında şunlar bulunabilir:

  • Ciddi Zihinsel Hastalık: Morbid obezite ameliyatı için aday olan kişilerde ciddi zihinsel hastalıklar, özellikle de kontrolsüz bipolar bozukluk veya şizofreni gibi durumlar, ameliyat için bir engel olabilir. Bu tür durumlar, ameliyat sonrası gereken sağlık yönetimi ve takibi için riskler taşıyabilir.
  • Aktif Madde Kullanımı veya Bağımlılık: Aktif madde kullanımı veya bağımlılık, morbid obezite ameliyatı adayları için bir başka psikiyatrik engeldir. Alkol bağımlılığı, uyuşturucu kullanımı veya sigara bağımlılığı gibi durumlar, ameliyat sonrası iyileşmeyi etkileyebilir ve komplikasyon riskini artırabilir.
  • Depresyon ve Anksiyete: Ciddi depresyon veya anksiyete bozuklukları, morbid obezite ameliyatı için bir engel olabilir. Bu tür durumlar, ameliyat sonrası ruh hali ve iyileşme sürecini etkileyebilir ve komplikasyon riskini artırabilir.
  • Eating Disorder (Yeme Bozukluğu): Yeme bozukluğu olan kişiler, morbid obezite ameliyatı için uygun adaylar olmayabilir. Bu tür durumlar, ameliyat sonrası yeme alışkanlıklarını etkileyebilir ve kilo kontrolünü zorlaştırabilir.
  • Stres ve Duygusal Zorluklar: Şiddetli stres, travma veya diğer duygusal zorluklar, morbid obezite ameliyatı için bir engel olabilir. Bu tür durumlar, ameliyat sonrası iyileşme sürecini etkileyebilir ve başarı şansını azaltabilir.

Psikiyatrik engeller, morbid obezite ameliyatı için bir risk değerlendirmesi yapılırken dikkate alınmalıdır. Her bir kişiye özgü durumlar göz önüne alınarak, uygun tedavi planı ve destek sağlanmalıdır. Özellikle psikolojik destek ve danışmanlık, ameliyat öncesi ve sonrasında bu tür engellerle başa çıkmaya yardımcı olabilir.

Metabolik ve bariatrik cerrahi için yeme bozuklukları sorun yaratır mı?

Yeme bozuklukları, normal yeme alışkanlıklarının dışına çıkan ve kişinin fiziksel veya psikolojik sağlığını etkileyen bir dizi davranış ve düşünce deseni demektir. Yeme bozuklukları, yiyeceklerle ilişkili anormal davranışlar, duygusal zorluklar ve genellikle vücut imajı veya kilo endişeleriyle ilişkilendirilir. En yaygın yeme bozuklukları arasında “anoreksiya nervosa”, “bulimiya nervosa” ve “tıkınırcasına yeme bozukluğu” bulunur. İşte bu yeme bozukluklarının kısa tanımları:

  • Anoreksiya Nervoza: Anoreksiya, vücut ağırlığını sürekli olarak düşük tutma çabasıyla karakterize edilir. Anoreksiya nervoza olan kişiler, kilolarını kontrol etmek için sıkı diyetler, aşırı egzersiz yapma, yemeği reddetme veya küçük porsiyonlarla yetinme gibi davranışlar sergilerler. Vücutlarındaki gerçek ağırlık veya görünüm hakkında gerçekçi olmayan bir algıları vardır.
  • Bulimiya Nervoza: Bulimiya, tekrarlayıcı yeme atakları ve ardından bu atakları telafi etmek için kusma, açlık, aşırı egzersiz veya laksatif kullanma gibi kompulsif davranışlarla karakterizedir. Bu ataklar sırasında genellikle büyük miktarlarda yiyecek tüketilir ve kişi bu davranışlarla kontrolsüz hissettiği bir döngü içine girer.
  • Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu (Binge Eating Disorder): Tıkınırcasına yeme bozukluğu, kontrolsüz yeme ataklarıyla karakterizedir. Tıkınırcasına yeme atakları sırasında kişi normalden çok daha fazla miktarda yiyecek tüketir ve kendini kontrol edemez. Ancak, tıkınırcasına yeme bozukluğu olan kişiler genellikle kusma veya diğer telafi edici davranışlar sergilemezler, bu da kilo alma ve obezite riskini artırabilir.

Bu yeme bozuklukları, hem fiziksel hem de psikolojik sağlık üzerinde ciddi etkilere sahip olabilir. Tedavi genellikle bilişsel davranışçı terapi, psikoterapi, beslenme danışmanlığı ve bazen ilaç tedavisi gibi çoklu yaklaşımları içerir. Yeme bozukluğu olan kişilerin profesyonel yardım alması önemlidir, çünkü bu bozukluklar ciddi sağlık sorunlarına ve hatta ölümcül sonuçlara yol açabilir.

Güncelleme Tarihi: 19.04.2024
Prof. Dr. Gökhan Moray
Editör
Prof. Dr. Gökhan Moray
Genel Cerrahi Uzmanı
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.
Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.
Yorumlar

Yorumlar
Prof. Dr. Gökhan Moray Hakkımdaİletişim İletişim Whatsapp
Prof. Dr. Gökhan MorayProf. Dr. Gökhan MorayGenel Cerrahi Uzmanı
+90536 586 6627
+90536 586 6627
Web sitemizin kalitesini artırmak ve istatistikler oluşturmak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Devam etmeniz halinde çerez kullanımına izin verdiğinizi kabul edeceğiz.
Kapat