BESA Kule A Blok Kat: 6 Numara: 21 Ankara
  1. Türkçe
  2. English
+90536 586 6627
Prof. Dr. Gökhan MorayGenel Cerrahi UzmanıMenü

Laparoskopik Kolesistektomi

Laparoskopik kolesistektomi günümüzde tüm dünyada genel cerrahi pratiği içinde en sık yapılan ameliyatlardandır. Safra kesesindeki taşı (kolelitiazis) ameliyat etmeden yok etmek, eritmek veya tedavi etmek mümkün değildir.

Laparoskopik Kolesistektomi

Safra Kesesi Taşı Nedir?

Safra kesesi taşı, safra kesesinde oluşan katı parçacıklardır. Safra kesesi, karaciğer tarafından üretilen safra sıvısını depolayan ve sindirim sürecinde kullanılan bir organdır. Safra kesesi taşları, safra içinde bulunan kolestrol, kalsiyum tuzu veya diğer maddelerin birikmesi sonucu oluşurlar.

Safra kesesi taşları farklı boyutlarda olabilir ve bazı insanlar için semptomlara neden olmazlar. Ancak bazı durumlarda safra kesesi taşları, safra kanallarını tıkayarak veya iltihaplanmaya neden olarak şiddetli ağrı, sarılık ve sindirim sorunları gibi semptomlara yol açabilir.

Safra kesesi taşlarının tedavisi, semptomların ciddiyetine ve kişinin genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri arasında ilaçlar, diyet değişiklikleri veya safra kesesi ameliyatı (kolesistektomi) bulunabilir. Ameliyat genellikle safra kesesi taşlarının kronik semptomlara veya komplikasyonlara neden olduğu durumlarda önerilir.

Laparoskopik Kolesistektomi (Kapalı Safra Kesesi Ameliyatı) Nedir?

Laparoskopik kolesistektomi günümüzde tüm dünyada genel cerrahi pratiği içinde en sık yapılan ameliyatlardandır. Genel anestezi altında yapılır. Günümüzde çok nadir özel bazı durumların dışında safra kesesi ameliyatlarının (kolesistektomi) hemen hepsi laparoskopik olarak yapılmaktadır.

Laparoskopik Kolesistektomi Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Laparoskopik kolesistektomi ameliyatı karın karbondioksit gazı ile şişirilir. Karını şişirmek için karbondioksitin tercih edilme sebebi ameliyatta koter kullanımı sırasında gazın tutuşmaması ve ameliyat sonrası hızla emilip kaybolmasıdır. Karın şişirildikten sonra karın içine bir kamera ve birkaç özel alet sokularak safra kesesi, içindeki taşlarla birlikte çıkartılır. Bazen kese içindeki taşları aletlerin karın içine sokulduğu 1 cm’lik deliklerden çıkartmak mümkün olmaz. Bu durumda taşlar kırılarak ya da bir delik genişletilerek kese dışarı çıkartılır. Kese patolojik incelemeye gönderilir.

Laparoskopik başlanan kolesistektomi ameliyatı sırasında komşu doku, organ veya büyük damar yaralanmaları olursa, anatomiden emin olunamıyorsa yani ameliyat güvenli bir şekilde bitirilemiyorsa açığa dönülür. “Açığa dönmek” ameliyatı karın açılarak klasik şekilde tamamlamaktır. Bu durum oldukça nadir gerçekleşir.

Laparoskopik olarak bitirilen ameliyat gecesi hasta hastanede yatar. Bulantı veya kusması yoksa o gece aksi taktirde ertesi sabah normal beslenir ve evine gönderilir. Ameliyattan 3-5 gün sonra rahatlıkla masa başı bir işe başlayabilir. Genellikle dördüncü gün yara yerlerini değerlendirmek için kontrole çağrılır. Sonrasında da hasta banyo yapabilir. Ameliyat öncesi önerilen gıda kısıtlamalarına ameliyattan sonra gerek kalmaz.

Laparoskopik Kolesistektomi Ameliyatı Hangi Durumlarda Yapılır?

Laparoskopik kolesistektomi ameliyatı aşağıdaki durumlarda yapmak gerekir;

1. Safra kesesi taşı (kolelitiyazis) akut bir sorun yaratmıştır.

  • Safra kesesi iltihabı “akut kolesistit
  • Safra kesesinin karın içine delinmesi (serbest perforasyon)
  • Safra kesesi delinmiş ama komşu organlar olayı sınırlayarak apseye çevirmiştir (kapalı safra kesesi perforasyonu)
  • Safra taşı safra yoluna düşmüş tıkanma sarılığı, safra yolları iltihabı “kolanjit”, safra taşına bağlı pankreas iltihabı “biliyer pankreatit” gibi sorunlar yaratmıştır ve bu durum ERCP veya girişimsel radyolojik yöntemlerle çözülememiştir.
  • Büyük safra taşı zamanla kese duvarını erozyona uğratarak komşu bir organa (mide, duodenum, kolon) geçmiş ve buna bağlı barsak tıkanıklığı “safra taşı ileusu” yaratmıştır. Bu durumda hastanın asıl ameliyat sebebi barsak tıkanıklığının tedavisidir, safra kesesini çıkartmadan da ameliyata son verilebilir.

2. Kolelitiyazis aralıklı olarak şikayetlere neden oluyordur.

3. Şans eseri kolelitiyazis saptanmıştır, hastanın buna bağlanabilecek şikayeti yoktur (asemptomatik kolelitiyazis) ama yaşı gençtir, dinçtir, istediği zaman doktora ulaşamayacak bir yerde yaşıyordur veya uzun süreli seyahate çıkacaktır. Bu nedenlerle ileride acil ameliyat gerektirecek bir durumda sağlık sorunlarının da ameliyatı şu andakinden daha riskli getirme olasılığı yüzünden kolesistektomi yapılabilir.  Ama asemptomatik kolelitiyazis olan hastanın yaşı ileri (beklenen yaşam ömrü kısa) ve sağlık sorunları nedeniyle yapılacak laparoskopik kolesistektomi ameliyatının riskleri sıradışı şekilde yüksekse ameliyatsız takip daha uygundur. 

4. Safra kesesinde taş değil kanser şüphesi vardır (ilk saptandığında 1 cm’den büyük polip, daha önceden bir santimden küçük olan safra kesesi polipinin büyümesi veya safra kesesi duvarında asimetrik kalınlaşma vardır).

5. Bir travma ile safra kesesi yaralanmıştır (kaza, saldırı veya tıbbi bir işlem sırasında)

6. Safra kesesinde bir sorun yokken safra yollarını ilgilendiren bazı ameliyatlarda (safra yolu kanseri, pankreas başı kanseri) ameliyatın bir parçası olarak veya komşu bir organ ameliyatı sırasında safra kesesi delinirse. İleride safra kesesi taşı gelişme riski yüksek bir ameliyat yapıldığı sırada (morbidobezite cerrahisi gibi) safra kesesini de çıkartmak henüz kabul görmemiş bir uygulamadır ancak yapılmasında da belirgin bir gerekçe var gözükmektedir.

Laparoskopik kolesistektomi sadece safra kesesi taşı için mi yapılır?

Laparoskopik kolesistektomi yani safra kesesinin kapalı ameliyatı sadece safra taşı yani kolelitiyazis için yapılmaz.

Nadiren (tüm safra kesesi iltihaplarının [akut kolesistit] %5 kadarı taşsız safra kesesi iltihabıdır [akalküloz kolesistit]) taş olmadan gelişen safra kesesi iltihaplarında da laparoskopik kolesistektomi gerekebilir.

Safra kesenin akut iltihapları (akut kolesistit) dışında kesede kanser şüphesi veya tanısı ile de laparoskopik kolesistektomi gerekir. Safra kesesinde ilk saptandığında 1 cm’den büyük olan polipler, ilk saptadığında 1 cm’den küçük olan ama takipte büyüyen polipler, safra kesesi duvarında düzensiz duvar kalınlığı safra kesesi kanserini düşündürür ve kesenin çıkartılmasını gerektirir. Ameliyat sırasında çıkartılan kese patolojiye “frozensection” için gönderilir.

Frozensection’da hasta ameliyatta iken laparokpik olarak çıkartılan safra kesesi patoloji laboratuvarında dondurulup birkaç kesitle mikroskopta değerlendirilir ve eğer kanser varsa ameliyat büyütülür. Genellikle laparoskopik yapılan ameliyat açığa geçilir, karaciğerin safra kesesine komşu kısmından 2-3 cm kalınlığında bir doku, ana safra kanalı ve bunun çevresindeki lenf nodları çıkartılarak “radikal kolesistektomi”ye çevrilir.

Bazı özel durumlarda hasta başka bir ameliyat olurken ileride safra kesesinde taş olacağı veya kesede problem yaşanacağı büyük bir olasılık olarak değerlendirildiyse çıkartılabilir.

Bazen başka bir ameliyat sırasında safra kesesi yaralanır o zaman da kese çıkartılmak zorunda kalınır.

Bazı travmalarda (bıçaklanma, kurşunlanma, trafik kazası, tıbbi müdahale) safra kesesi yaralanır ve çıkartılması gerekir (bu durumlarda safra kesesi genellikle açık yolla çıkartılır)

Safra yolarını ilgilendiren bazı açık kanser ameliyatlarında kesede belirgin bir sorun olmasa da çıkartılması gerekir.

Laparoskopik Kolesistektomi (Kapalı Safra Kesesi) Ameliyatı Sonrası

Laparoskopik kolesistektomiden sonra bazı hastalarda ameliyat öncesi mevcut olan şikayetler geçmez (kolesistektomi sonrası sendrom / post kolesistektomi sendromu). Bunun nedeni şudur; Safra kesesi, karaciğer, duodenum, mide ve pankreas hem embriyolojik gelişim, hem komşuluk ilişkisi hem de fizyolojik görevlerinin benzerliği yüzünden ortak şikayetlere sahiptirler.

Biz hastanın şikayetlerini safra kesesindeki taşa bağlayıp ameliyatla safra kesesini çıkarttıktan sonra iyileşme görmüyorsak sorun saydığımız diğer organlara bağlı olabilir. Bu olasılığı ortadan kaldırmak mümkün değildir ama mevcut şikayetler safra kesesi için fazla belirsiz ise ameliyat etmeden diğer hastalıkların dışlanması için tetkikler genişletilmelidir.

Laparoskopik Kolesistektomi (Kapalı Safra Kesesi) Riskleri

Kapalı safra kesesi ameliyatı genel cerrahi pratiği içinde en sık yapılan ameliyatlardandır. Her ameliyatta olduğu gibi laparoskopik kolesistektomide de çeşitli komplikasyonlar görülebilmektedir. Laparoskopik kolesistektomi çok sık yapıldığı için aynı zamanda en çok yasal sorunun yaşandığı ameliyatlardan biridir.

Kolesistektomi açık (klasik yöntemle, karnı sağ üst tarafında, kaburgalara paralel 10-20 cm’lik bir kesi ile) ya da laparoskopik (Kapalı, karın içinin hava ile şişirilerek içeri kamera ve özel cerrahi aletler yerleştirerek) yapılmaktadır. Günümüzde kolesistektomilerin neredeyse %99’ı laparoskopik olarak başlamakta ve bir aksilik yaşanmaz ise öyle bitmektedir. Laparoskopikten açığa dönme sebepleri şunlar olabilir;

  • Karın içine trokar (kamera ve el aletlerinin karın içine giriş çıkışını sağlayacak boru gibi aletler) yerleştirilirken karın içi organlar (büyük damarlar, bağırsaklar) yaralanmış olabilir
  • Karın içinde ameliyatı laparoskopik tamamlamayı riskli hale getirecek yapışıklıkların (doğumsal, geçirilmiş hastalık veya ameliyatlara bağlı gelişmiş olan) bulunması
  • Safra kesi ve safra yolları anatomisinin ameliyatın laparoskopik olarak emniyetli şekilde tamamlanmasına izin vermeyecek kadar farklı olması
  • Safra kesesi çıkartılırken yaşanabilecek kanamaların laparoskopik olarak emniyetli şekilde durdurulamayacağına inanılması
  • Laparoskopik kolesistektomi sırasında karaciğere giden damarların, karaciğerden çıkan safra yolarının ve komşu organların (duodenum, kolon, mide ve ince bağırsakların) laparoskopik olarak emniyetli bir şekilde onarılamayacak kadar yaralanması

Laparoskopikten açığa dönmek tıbbi literatürde bir komplikasyon olarak kabul edilmez. Yukarıda saydığımız durumlarda hastanın ameliyatının daha güvenli şekilde bitirilebilmesi için açığa dönmek uyulması gereken kuraldır.

Laparoskopik ya da açık kolesistektomide yaşanan komplikasyonlar genellikle “zor kolesistektomi” denilen durumda yaşanır. Zor kolesistektomi safra kesesinin iltihabına (akut kolesistit),karın içinde önceden yapılan ameliyatlar nedeniyle gelişmiş şiddetli yapışıklıklara ve en çok da safra kesesi il safra yolları anatomisindeki sıra dışı farklılıklar nedeniyle olur.

Cerrah iltihaptan sınırları kaybolmuş organları birbirinden ayırırken, çok sert ve yoğun yapışıklıkları açarken çevredeki doku (arter, ven safra yolu) veya organları tanımlayamayabilir ve bunların yaralanmasına yol açabilir. Bu tür yapışıklıklar bazen o kadar sert ve normalden farklılaşmıştır ki ancak kesildikten sonra (içinden gelen kan, safra veya intestinal içerik vasıtasıyla) o yapının bir damar, safra yolu veya komşu bir organ olduğu anlaşılabilir. Anatomik farklılıklar ise kolesistektomi yaparken bağlanıp kesilmesi gereken arter ve safra yollarının köken aldıkları yerlerin, boylarının, sayılarının ve yönlerindeki çeşitliliklerdir. Bu tür farklılıklar bazen cerrahın karaciğere giden damar ve safra yollarını, çıkartılacaklarla karıştırmasına neden olduğu için yaralanmaya zemin hazırlar.

Ameliyat sırasında meydana gelen yaralanma fark edilirse çoğunlukla sorunsuz bir şekilde onarılabilir. Bazen bu yaralanmanın onarımı özel deneyim gerektirecek boyutta olabilir. O zaman cerrah karın içine birkaç dren koyup yaralanmayı geçici yöntemle kontrol altına alır ve ameliyatı sonlandırıp hastayı ilk fırsatta onarımın yapılabileceği merkeze nakleder. Bu seçeneğin alternatifi onarımı yapabilecek deneyimde bir cerrah varsa onun ameliyata dahil olmasıdır ki bu her zaman mümkün değildir.

Çok ender görülen ancak çok daha akut ve hayati tehlike yaratan bir komplikasyon ise karın içine trokar yerleştirilirken yaşanacak büyük damar yaralanmalarıdır. Bu durum dakikalar içinde hastanın kliniğinde bozulma ile kendini gösterir. Hızlı bir şekilde karının açılması, kanamanın durdurulması sonra da bu konuda deneyimli bir cerrah tarafından yaralanmanın onarılması gerekir. Bazen  bu yaralanma o kadar hızlı kan kaybı ve damar içi hava embolisine yol açar ki tüm çabalara rağmen hastayı kurtarmak mümkün olmaz.

Ne yazık ki laparoskopik kolesistektomi sırasında yaşanan yaralanmaların çoğu ameliyat sırasında fark edilememektedir. Cerraha her şey normal göründüğü için (bir yerden kanama olmadığı, safra ya da intestinal içerik ameliyat sahasına akmadığından) ameliyatını bitirir ama takip eden günlerde hastanın kliniğinde sıra dışı gelişmelerle yaralanma fark edilir. Kan değerleri bozulabilir, karın ağrısı, ateşi olabilir, karnı şişebilir, yaradan safra sızabilir, sarılığı çıkabilir. Yaralanmanın büyüklüğü ve yaralanan yapıya bağlı sıkıntılar bazen ameliyattan saatler sonra bazen de günler sonra ortaya çıkar. Genelde komplikasyona bağlı şikayet ne kadar erken ortaya çıkıyorsa durumun o kadar ciddi olduğu söylenebilir.

Büyük damar yaralanmasından sonra en ciddi ve ağır komplikasyon karaciğere giden ana arterin kesilmesidir. Bu durum eğer saatler içinde onarılıp arter başarı ile çalışmaz ise günler içinde karaciğer yetmezliği gelişir ve acil karaciğer nakli gerekir. Benzer durum karaciğere giren büyük toplar damar (portal ven) için de geçerlidir ama neyse ki bu komplikasyonlar çok nadir görülür.

Laparoskopik kolesistektomi sırasında komplikasyonlardan sakınmak mümkün müdür?

Her ameliyatta olduğu gibi laparoskopik kolesistektomide de cerrahi komplikasyonları en aza indirmek için önerilen çeşitli teknikler mevcuttur.

Laparoskopik kolesistektomi sırasında karnı şişirmek için kullanılan Veres iğnesinin karına emniyetle girilmesi için birkaç farklı teknik önerilmiştir.

Safra kesesinin atar damarı ve keseyi safra yollarına bağlayan kanalı (duktus sistikus) başka bir yapı ile karıştırmamak için bunları kesmeden önce kesenin alt yarısını kese yatağından ayırmak önerilmiştir (Critical View of Safety).

Ana safra yollarını zedelememek için safra kesesine ait yapıları karaciğerdeki Rouviere Sulkusu denen anatomik bölgenin üzerinden ayrılması önerilmektedir.

Karaciğer dokusu, duktus sistikus ve ana safra yolu arasındaki bölgenin (hepatobiliyer üçgen)  laparoskopik kolesistektomi sırasında özenle ortaya konması önerilmiştir.

Bazı özel boya ve kameralar kullanarak safra yolları ve damarlar daha ortaya konmadan kısmen görülebilir hale gelmektedir. Bu son bahsettiğim yöntemlerin bazıları özel ekipman gerektirdiği için henüz dünyada çok sınırlı yerde rutin kullanımı vardır.

Her vakada olduğu gibi laparoskopik kolesistektomi için de yeterli teorik bilgi donanımı, kaliteli görüntü, sabır ve titiz cerrahi çoğunlukla komplikasyonları en aza indiren en önemli faktörlerdir.

Safra kesesini çıkartmadan taşlar alınsa olmaz mı?

Safra kesesini çıkartmadan sadece safra taşı alınmaz. Safra kesesini açıp, taş alınır ve kese yerinde bırakılırsa hem %100 taş tekrar oluşur hem de ameliyat komplike seyreder (safra kaçağı, karın içi enfeksiyon gibi komplikasyonlar çıkacaktır). 

Safra kesesi olmazsa bir sorun yaşanır mı?

Safra kesesi bazı insanlarda doğuştan bulunmaz ve bu ancak herhangi bir sebeple tetkik yapıldığında fark edilir. Kese olmadığı zaman kesenin depolama görevini safra yolları üstlenir. Karaciğerin içinde ve dışındaki safra yolları biraz genişlediği zaman yaklaşık kesenin hacmi kadar safra, safra yollarında depolanmış olacaktır. İhtiyaç halinde de duodenuma açıldığı yerdeki Oddi Sfinkteri gevşeyince safra duodenuma akacaktır. Aynı durum laparoskopik kolesistektomi ile safra kesesi çıkartılmış kişilerde de görülür. Hastaların çok büyük kısmı ameliyat sonrası kesenin yokluğuna bağlı bir sorun yaşamaz.

Çeşitli çalışmalar safra kesesi çıkartılan hastaların %15-20’sinin ameliyattan sonraki 3-5 haftada, günde üçten fazla sayıda sulu dışkılama yaptığını göstermektedir (kolesistektomi sonrası ishal). Daha sonra bu süreç normale döner. Bunun sebebi safra tuzlarının eskisine göre bağırsağa daha uzun süre salınması ve geri emilemeyen safra tuzlarının ishale yol açmasıdır. Çalışmalar bu durumun 50 yaş altı şişman (vücut kitle indeksi 30’dan büyük) erkeklerde daha sık olduğunu göstermektedir.

Safra kesesi taşı ameliyatsız tedavi edilebilir mi?

Safra kesesindeki taşı (kolelitiazis) ameliyat etmeden yok etmek, eritmek veya tedavi etmek mümkün değildir.

Safra kesesi taşının yarattığı sorunlar nedeniyle ameliyatın zorunlu olduğu hastalarda genel sağlık durumu ve ek hastalıklar ameliyatı ölümcül risk taşır hale getiriyorsa girişimsel radyoloji yöntemleri ile geçici çözümler bulunmaya çalışılır. Safra kesesine dren yerleştirilip akut olay tıbbi olarak tedavi edilmeye çalışılır. Bazı çalışmalarda safra kesesine yerleştirilen drenlerden Heparin (kan sulandıran bir ilaç) verilerek bazı taşların eritilebildiği bildirilmiştir ama bu yöntem standart bir uygulama halini alamamıştır.

Safra taşı oluşması beklenen hasta grubunda (örn obezite cerrahisi geçirmiş hastalarda) verilecek tıbbi tedavi ile (ursodeoksikolik asit) safra taşı oluşumunun engellenmesi mümkün olabilir. Bu tedavide başarı şansının %40 olduğu öngörülmektedir. Bu tıbbi tedavinin oluşmuş bir taşı eritme etkisi yoktur.

Safra taşı safra yollarına düşüp tıkanıklık yarattıysa endoskopik yolla (ERCP, endoskopik retrogradkolanjiopankreatikografi) taşı duodenumdan girerek çıkarmak, parçalamak, ya da taşın yanından pasaja izin verecek bir stent yerleştirmek mümkündür. Ama bu tedavi sadece mevcut taşın yarattığı sorunu çözecektir. Hastanın safrası, taş yapma özelliği taşıdığı ya da safra kesesinde başka taşlar olduğu için yine de safra kesesinin çıkartılması gerekecektir.

Safra taşı ve yarattığı sorunlar nedeniyle safra kesesi ameliyatı gereken ama genel durumu ameliyata izin vermeyen hastalarda endoskopik yolla duodenum-safra kesesi ya da mide-safra kesesi arasına özel aparatlar takıp taş/taşların bağırsağa düşmesi sağlanarak tedavi edilebilir (endoscopic ultrasound-assited transmural cholecystoduodenostomy veya cholecystogastrostomy). Bu uygulama henüz deneyim kazanma aşamasındadır ciddi komplikasyonlar yaratabilir. Ancak çok sınırlı ve seçilmiş bir hasta grubunda seçenek olarak düşünülebilir.

Safra kesesi ameliyatı yapılmazsa ne olur?

  • Safra kesenizde akut iltihap varken (akut kolesistit): Ameliyat olmayı kabul etmezseniz mecburen size antibiyotik tedavisi başlayıp ağızdan hiçbir şey vermeden, damardan sıvı desteği ile tablonun yatışması beklenecektir. Eğer diyabet hastası değilseniz, yaşınız ileri değilse ve tablo bize geldiğinizde çok gecikmediyse bu tedavi ile muhtemelen birkaç gün içinde toparlarsınız. Sonra ağızdan beslenme başlanır, sorun çıkmazsa da safra kesenizi zorlamayacak bir diyete ömür boyu uymanız önerilerek taburcu edilirsiniz. Ancak çıkar çıkmaz mı, birkaç gün ya da hafta içinde mi, şanslı iseniz aylar sonra mı bilinmez ama muhtemelen benzer bir atakla yine gelirsiniz ve bu sefer de bu kadar şanslı olmayı dilersiniz. Unutmayın bundan sonraki atağın yine böyle masum geçeceğinin garantisi yoktur. Tabloya kesenin delinmesi, safra yolarının tıkanması veya pankreatit gibi ek sorunlar da eklenebilir.
  • Akut kolesistit komplikasyonu gelişmişken: Akut kolesistit ilerlediğinde kese karın içine serbest olarak delinebilir (perforasyon) veya kese delinir ama çevre organlar tarafından sınırlanarak apse olur (kapalı perforasyon). Serbest perforasyonda acil şartlarda ameliyat kaçınılmazdır, olmaz iseniz hayati tehlike çok yüksektir. Kapalı perforasyonda zaten öncelikle girişimsel radyolojik yöntemlerle apsenin drene edilmesi ve takip eden 8 haftadan sonra ameliyat önerilecektir. Ameliyat vakti geldiğinde olmazsanız bu tablo büyük ihtimal tekrar olacaktır. Eğer şansınız yoksa bu sekiz hafta geçmeden yeni bir atak daha yaşanabilir.
  • Safra kesesi komşu bir organa açılarak (biliyoenterik fistül: Kese-mide, kese-duodenum, kese-kolon, kese koledok) içindeki büyük taş bağırsak tıkanıklığı yapmışken; Bu durumda size önerilen ameliyat zaten öncelikle bağırsak tıkanıklığı içindir. Ameliyatı olmazsanız hayati tehlike çok yüksektir, durumun kendiliğinden çözülmesi mucize olacaktır.
  • Safra kesenizdeki taş safra yolarına düşüp pankreatit yapmışken (biliyer pankreatit: Büyük ihtimalle (%80) pankreatit atağı çok sorun çıkarmadan tıbbi tedavi ile geriler ama safra keseniz yerinde kalırsa bu tablo, yani biliyer pankreatit %100’e yakın tekrarlayacaktır ve siz yine pankreatitin böyle sorunsuz atlatılmasını bekleyeceksiniz demektir. Şansınız ne kadar yaver gider bilmek mümkün değildir.
  • Safra yoluna düşen taş safra yolu iltihabına yol açmışken (kolanjit): Bu ciddi bir tablodur, bir an önce bu taşın takıldığı yerden çıkarılması, tıkanıklığın açılması gerekir. Taşı buradan çıkarmanın en uygun yolu ERCP’dir (endoskopik olarak taşı çıkartmaktır). Bu mümkün olmazsa girişimsel radyoloji aynı işlemi ciltten geçip karaciğerin içinden halledebilir, başarılı olmazsa safra yoluna bir dren konur ve ameliyata alınırsınız. Bu aşamada ameliyatı kabul etmezseniz büyük ihtimalle ölüm riski çok yüksek bir karar almışsınız demektir. Taş endoskopi veya radyolojik olarak düşürüldükten sonra bu tablo yeniden yaşanmasın diye size elektif şartlarda (planlanmış bir zaman diliminde) ameliyat önerilecektir. Bu durumda ameliyat olmazsanız tablonun tekrarlamaması veya tekrarladığında yine bu kadar şanslı olmak için dua ediniz çünkü böyle ucuz kurtulmak mümkün olmayabilir.
  • Safra kesesi taşına (kolelitiyazis) bağlı şikayetleriniz var ama henüz hastanelik olmamışken: Bu durumda ameliyat öneriyoruz ama olmazsanız yukarıda saydığımız durumlardan herhangi birini yaşamayacağınızın hiçbir garantisi yoktur.
  • Safra kesenizde taş olduğu (kolelitiyazis) şans eseri saptandı ve hiçbir şikayetiniz yokken: Bu durumda yaşınız ileri (>70-75),yüksek tansiyon, koroner arter hastalığı ya da KOAH gibi ek ciddi sorunlarınız varsa size ameliyat önerilse bile olmayın. Çünkü büyük ihtimalle normal yaşam sürenizde bu taşlar sorun çıkartmayacaktır. Ama hiçbir ek sağlık sorununuz yok, ileri yaşınıza göre çok iyi durumdasınız o zaman ameliyat düşünülebilir. Yani beklenen yaşam ömrünüz 20-25 yıldan uzunsa şikayetiniz yokken bile ameliyat olmanızda fayda vardır çünkü ilk şikayetiniz acil ameliyat gerektiren bir tabloda olabilir ve o gün sağlık durumunuz, bugünden daha kötü olup ameliyatınızı daha riskli hale getirebilir.
Güncelleme Tarihi: 13.04.2023
Prof. Dr. Gökhan Moray
Editör
Prof. Dr. Gökhan Moray
Genel Cerrahi Uzmanı
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.
Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.
Prof. Dr. Gökhan Moray Hakkımdaİletişim İletişim Whatsapp
Prof. Dr. Gökhan MorayProf. Dr. Gökhan MorayGenel Cerrahi Uzmanı
+90536 586 6627
+90536 586 6627
Web sitemizin kalitesini artırmak ve istatistikler oluşturmak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Devam etmeniz halinde çerez kullanımına izin verdiğinizi kabul edeceğiz.
Kapat