Evet, alkol kullanımı karaciğerde kesinlikle yağlanma yapar. Alkol kullanımı miktar ve kullanma süresi ile ilişkili olarak hem karaciğere hem de tüm bedene zarar verir.
Belirli ölçüler aşıldığı taktirde alkol kullanımının sonu “Alkol İlişkili Karaciğer Hastalığı” (Alcohol Associated Liver Disease-ALD) olacaktır. Bu tanımlamanın içinde “Akut Alkolik Hepatit”, “Alkol İlişkili Steatozis (Yağlanma)” ve “Alkol İlişkili Siroz“ vardır.
Alkol kullanımında “belirli sınırlarda kalma” (standart alkol tüketimi) kavramı ülkeden ülkeye, hatta aynı ülkede bölgeden bölgeye değişmektedir. Buna göre; Amerika Birleşik Devletlerinde: 14-15 gram alkol (336 gr bira, 60 gr şarap, 42 gr %40’lık alkol içeren içkilerden),Büyük Biritanya’da: 8 gr, Japonya’da: 19.75 gr standart olarak kabul edilmektedir.
Ülkeler arasında tanımlamalar farklılık gösterse de aşağıdaki sınıflama genel kabul görmektedir.
Alkollü içecekler temelde aynı alkole, etanole dayanır. Yapılış şekli, rengi tadı çeşitli olsa da aslında sadece içerdiği etanol oranı farklıdır. Yani kişi ister bira, rakı, viski ister şarap içsin sonunda aldığı alkolün miktarı ile ilgili olarak sorun yaşayacaktır. Her türlü alkolün karaciğere zarar vermesi mümkündür.
Kimi kuruluşlar kadınlar için günde bir içkiyi erkeklerde de iki içkiyi “güvenli” olarak kabul ederken bazı otoriteler de kesin sağlıklı bir hayat için alkol kullanımının tamamen kesilmesini önermektedir.
Gebeler, kişisel veya ailesel “alkol kullanım bozukluğu” olanlar ile alkolle ilgili karaciğer ve pankreas hastalığı bulunanların hiçbir şekilde alkol tüketmemesi gerekmektedir.
Gastrit ve reflüsü olanlarda ise alkol sınırlanmalıdır.
Dünyada en sık ölüm sebebi olarak kardiyovasküler (kalp ve damar) hastalıkları olduğu bir gerçektir. Az miktarda alkolün kardiyovasküler hastalıklar üzerinde koruyucu etkisi olduğu görüşü yaygındır. Bu bakış açısının kar-zarar ilişkisi iyi değerlendirilmelidir. Burada özellikle şarabın iyi etkisinden bahsedilir. Bu etki üzüm kabuğu ve dolayısı ile kırmızı şaraptaki “resveratrol” maddesi ile ilişkilendirilmiştir. Bu etkinin gösterildiği hayvan deneylerindeki dozlara ulaşmak için günde bir ton kırmızı şarap içmek gerekir.
Haftada 100gr alkol sınırı geçilince ölüm riski dramatik olarak artmaktadır. Ayrıca yaş elliyi geçince alkolün yararlı olma olasılığı da kaybolmaktadır.
Yapılan çalışmalara göre alkol kullanımı arttıkça engelli olma ve ölüm riski yükselmektedir.
Ağır içicilerde üst sindirim sistemi ve hava yolu kanserleri daha sıktır (ağız, farinks (yutak),larinks (gırtlak),özofagus (yemek borusu))
Amerikan Klinik Onkoloji Derneği alkolü bırakanlarda kanser riskinin azaltılabildiğini bildirmektedir. Meme kanseri günde birden az içki içenlerde, günde üçten fazla içenlere göre belirgin şekilde az görülmektedir. Alkolle birlikte menapoz sonrası hormon destek tedavisi alanlarda risk daha da artmaktadır. Bunun aksine folik asit alanlarda da almayanlara göre risk azalmaktadır.
Çeşitli çalışmalar alınan miktar ve sıklıkla ilişkili olmak kaydı ile bazı gastrointestinal kanserlerin (özofagus, mide kanseri, kalın bağırsak, karaciğer, safra yolu ve pankreas) alkol kullanımı ile arttığını göstermektedir.
Çalışmalar alkol ve sigara içenlerde, tek başına herhangi birini tüketenlerden daha sık baş boyun kanseri olduğunu göstermiştir.
Ağır alkol tüketimi hem akut hem kronik pankreatit (pankreas iltihabı) riskini arttırmaktadır.
Alkol kullanımı hem osteoporoza (kemik erimesine) yol açtığı hem de düşme sıklığını artırdığı için kalça kırığı riskini arttırmaktadır.
Alkol kullanımı travmaya uğrama riskini (kazalar) arttırır.
Alkol şiddeti körüklemektedir. Cinayetlerin %50-65’inde, tecavüzlerin de yarısında alkol kullanımı vardır. İntihar riskini arttırmaktadır.
Alkole bağlı demans, denge merkezi olan serebellumun dejenerasyonu, Wenicke-Korsakoff sendromu olarak bilinen öğrenme ve hafıza sorunu bilinen sinirsel sorunlardır.
Günde 80 gr’dan fazla alkol tüketen erkekler ile 60 gr’dan fazla alkol tüketen kadınlarda kansızlık (anemi; kanamalara, beslenme bozukluğuna ve üretim eksikliğine bağlı),beyaz küre (alkol kesildikten 4-5 gün sonra düzelir) ve trombosit sayısında düşme görülür.
Gut hastalığı olanlarda yüksek doz alkol alımı atakları tetiklemektedir.
Hastalığın belirtileri şiddetine bağlıdır, başka hastalıklarla da karışabilir, örtüşebilir.
Belirtiler genellikle ağır bir içki periyodundan sonra şiddetlenir. Çoğunlukla hastalık ciddi şekilde ilerlemeden belirtiler belli olmaz. Belirtiler aslında sirozla ilgilidir.
Karaciğer sirozunda şu şikayetler olabilir;
Tablo ağırlaştıkça;
Kan testleri ve görüntüleme yöntemleri ile karaciğer değerlendirilir. Gerektiğinde karaciğer biyopsisi yapılarak yarattığı etkini boyutu net olarak ortaya konur. Kan tetkiklerinde karaciğer enzimlerinden AST ve ALT yüksekliği olur. AST:ALT oranının 2:1 olması karaciğer zedelenmesinin alkole bağlı olduğunu düşündürür.
Genellikle uzun süre ve ağır içicilerde kan sayımında kansızlık (anemi) ve pansitopeni (tüm şekilli kan elmanı sayısında düşme, beyaz küre düşüklüğü, trombosit düşüklüğü) olur, makrositoz (kırmızı küre hacminde artış) olur.
GGT değeri aşırı yüksek alkol kullanımında olur, kadınlarda referans değerden 8-40 ünite/L, erkeklerde 9-50 ünite/L daha yüksektir. Karbohidrat eksik transferrin (CDT) düzeyi 0.12 üzerinde ise kronik aşırı alkol kullanımını işaret eder (bu değer nadir görülen Primer biliyer sirozda da yüksektir). Fosfotidal etanol (PEth) değeri 20ng/dl üzerinde ise iki hafta içindeki etanol zehirlenmesini gösterir.
Tedavide ilk basamak alkolün bırakılmasıdır. En zor olan kısım budur. Hemen her hastada alkol kullanım bozukluğu vardır. Bu konuda tıbbi ve profesyonel destek gerekebilir.
Yakın dönemde gelişmiş karaciğer yağlanması alkol bırakıldıktan sonraki 6 hafta içinde neredeyse tamamen kaybolur. Hatta akut yağlanmaların %10-15’inde bir haftalık alkol bırakma bile belirgin fark yaratır. Ama kronikleşmiş, sekel yaratmış steatohepatit kaybolmayacaktır. Bu hastalarda alkolü bırakmak daha kötüye gidişi önlemenin veya yavaşlatmanın tek yoludur.
Alkolü bırakan kişi sağlıklı ve tuzdan fakir beslenmelidir.
Vücudun dengesini bozmamak için enfeksiyonlardan olabildiğince korunmak adına grip, zatüre (pnömoni),hepatit A ve B aşıları olunmalıdır.
Hasta hekimi ile başka sebepler için aldığı tedavi ve destekleri paylaşıp karaciğere zararlı olanları kesmelidir.
Vücuttaki fazla sıvıyı atmak için idrar söktürücüler verilir.
Kanama problemlerine destek için K-vitamini yapılır.
Bilinç bulanıklığı için ilaç verilebilir.
Varsa enfeksiyonlar için antibiyotik ugulanır.
Genişlemiş yemek borusu alt ucundaki toplar damar yumakları (varis) için endoskopik tedaviler yapılır.
Gerekiyorsa (solunum sıkıntısı yaratıyorsa) karındaki fazla sıvı (asit) iğne ile boşaltılır (parasentez).
Sertleşmiş karaciğer dokusu bağırsaklardan gelen kanın karaciğerden geçip kalbe ulaşamasını zorlaştırır. Bu durumun yarattığı olumsuzlukları bertaraf etmek için girişimsel radyoloji TIPSS işlemi yapar.
Son durak karaciğer naklidir. Bunun için hastanın en az altı aydır alkolü bırakmış olması istenir. Altı ay alkol almayan birsinin naskil sonrası alkole tekrar başlama riskinin daha düşük olduğu gösterildiği için bu süreye uyulmaktadır. Kadavra bulmak zor olduğu için canlıdan nakil daha sık başvuralan bir yöntemdir.
Bu gıdaları düzenli olarak beslenme programınıza eklemek, karaciğer sağlığınızı destekleyebilir. Ancak, ciddi bir sağlık sorununuz varsa veya belirtileriniz devam ediyorsa, bir sağlık profesyoneli ile görüşmeniz önemlidir. Beslenme değişiklikleri, diğer tedavi yöntemleriyle birlikte ele alınmalıdır.
Evet genel olarak enginar karaciğer için faydalıdır. Enginar, karaciğerin toksinleri temizlemesine yardımcı olan bileşikler içerir. Bu özellik, karaciğerin doğal detoksifikasyon süreçlerini destekleyebilir. Enginar, antioksidanlar açısından zengindir. Antioksidanlar, serbest radikallerle savaşarak hücre hasarını azaltabilir ve karaciğerin sağlıklı kalmasına yardımcı olabilir.
Enginar lif açısından da zengindir, bu da sindirim sistemini destekleyerek karaciğer sağlığını olumlu yönde etkileyebilir. Enginar, kolesterol seviyelerini dengelemeye yardımcı olabilir ki bu kolesterolün düzenlenmesine katkıda bulunan karaciğer sağlığı için önemlidir. Enginar, C vitamini ve folik asit gibi vitaminleri içerir. Bu vitaminler, karaciğerin genel sağlığını destekleyebilir.
Sevgili Gökhan hoca ile Haziran 2022'de sol göğsümde tespit edilen kitle sebebiyle tanıştım. İlk muayenede güven veren pozitif kişiliği, güleryüzü yaşadığım ürkütücü olayı katlanır{...}
09.05.20232009 yılından itibaren kontrol altında olduğum tiroid nodül'üm 2011 yılında uyarı vermeye başladı. Aile öykümde kanser vakası olması nedeniyle korkum ve endişem üst düzeydeydi. Dah{...}
28.04.2023Sizinle tanışmama kızım Ebru vesile oldu. İyiki de olmuş. Bağırsak ameliyatımı siz yaptınız. Üstünden yıllar geçti hiçbir şikayetim olmadı. Çok teşekkür ederim Allahım sizin gibi d{...}
28.04.2023